- 2024, ABD, Hindistan, AB, İngiltere gibi birçok ülkenin ve bölgede iki milyardan fazla kişinin seçimlerde oy kullandığı demokrasi için büyük bir yıl.
- Bir AI adayına oy vermeyi düşünür müsünüz? Ya da bir AI’nın size liderlik edecek en iyi adayı seçmesine izin vermeye ne dersiniz?
- Yapay zekanın seçim sonuçlarını ve seçmenlerin tercihini ne ölçüde etkileyebileceğini düşündünüz mü?
AI’nın hayatın diğer her alanında olduğu gibi seçimlerde, demokraside ve siyasi yaşamda giderek daha belirgin bir rol oynadığı alanlar. Öyleyse, yapay zeka ve siyasi seçmenlerin büyük bir şekilde çarpıştığı 2024 yılı olaylarının olası sonuçlarını ele alalım.
Sanal politikacıların yanı sıra yapay zeka tarafından yönlendirilen siyasi partiler de artık dünyanın dört bir yanındaki seçim sandıklarında yer alıyor.
İngiltere’nin Brighton kentinde vatandaşlar, iş adamı Steve Endacott tarafından yaratılan bir ikon olan “AI Steve” için bu seçimde oy kullanabilecekler. Seçmenler, Steve ile sohbet edip etkileşime girerek yerel sorunlardan LGBTQ+ haklarına kadar çeşitli konulardaki politikalarını ve görüşlerini sorgulayabilecekler.
Steve daha sonra (potansiyel) seçmenlerinin görüş ve değerlerini temsil etmeye çalışırken bu etkileşimlere dayalı politikalar oluşturacak. Fakat görünüşe göre herkes tatmin olmuş değil; Reuters’a konuşan bir bölge sakini, “Yapay zeka ve politikacıların ortak bir noktası var: onlara güvenilemez” diyor.
Steve ilk sanal politikacı değil
Yeni Zelanda’da yazılımcı Nick Gerritsen tarafından yaratılan SAM, sosyal medyada seçmenlerden gelen soruları yanıtlamak üzere oluşturuldu. Alisa ise 2018 Rusya seçimlerinde Vladimir Putin’e karşı “Yalnızca net algoritmalar temelinde alınan rasyonel kararlar üzerine inşa edilmiş geleceğin siyasi sistemini” yaratma misyonuyla yarıştı. Alisa o zamandan beri ortadan kaybolmuş görünüyor.
Danimarka’da yapay zeka ve demokrasiyi birleştirmeye yönelik bir başka girişim de filozof asker Bryld Staunæs tarafından kurulan The Synthetic Parti tarafından gerçekleştirildi. Parti, Danimarkalıların oy kullanmayan seçmenlerin yüzde 20’sinin görüşlerini temsil edecek bir parti yaratma misyonuyla, 1970’lerden bu yana Danimarkalı uç partiler tarafından oluşturulan metinlere dayalı yapay zeka öğrenimi yoluyla politikalar oluşturdu.
Ancak yapay zeka geliştirerek tüm bunları mümkün kılan şirketler, bazı yapay zeka politikacı adayları için bir engel oluşturuyor. ChatGPT’nin yaratıcısı OpenAI, kısa bir süre önce kendi teknolojisi üzerine oluşturulan bir AI politikacısının ABD’deki bir belediye başkanlığı seçiminde adaylığını yasakladı ve adayın siyasi kampanya yürüterek kullanıcı lisansını ihlal ettiğini belirtti.
AI Algoritmalarının Etkisi
Bir yapay zeka politikacısına oy vermeyi seçmesek bile, hangi insan adaylarının görüşlerimizi en iyi temsil ettiğine karar vererek AI’nın kime oy vermemiz gerektiğini seçmesine izin vermeyi düşünür müyüz? Ya da daha pesimist bir bakış açısıyla, bu zaten bizim bilgimiz olmadan gerçekleşiyor olabilir mi?
Bu görüş Yuval Noah Harari tarafından benimsenmiştir. Harari, sosyal medyada bize içerik sunan her alanda karşımıza çıkan algoritmalar nedeniyle yapay zekanın seçimlerimizi etkilemede zaten aktif olduğunu savunuyor. Platformlarla etkileşim halinde kalmamızı sağlamak üzere tasarlanan bu algoritmalar, teyit ön yargısı gibi süreçleri besleyerek düşüncelerimiz ve eylemlerimiz üzerinde ince bir etki yaratabilir ve bu da seçim sandığında karar vermemiz üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Homo Deus adlı kitabında Harari, inançlarımızı ve tercihlerimizi derinlemesine anlaması ve ardından bizi mutlu etme olasılığı en yüksek olan partiler ve adaylarla eşleştirme yeteneği nedeniyle yapay zekanın belki de bizim için oy kullanması gerektiğini öne sürüyor.
Deepfakes ve Dezenformasyon
Önceki seçimlerde kasıtlı olarak dezenformasyon yapmak için algoritmalardan yararlanıldığını gördük. Ancak insanlar 2024’te, tüm zamanlardan daha çok kötüye kullanılabilecek güçlü araç ve teknolojilere erişebiliyor.
Özellikle deepfakeler, gerçek bir kişinin benzerliğini taklit edebilen yapay olarak oluşturulmuş video ve ses, demokrasi için gerçek bir tehdit oluşturmaktadır. Joe Biden ve Rishi Sunak gibi politikacıların son derece ikna edici videoları şimdiden çok geniş bir alana yayılmış durumda. Bazıları, örneğin Nigel Farage’ın Rishi’nin Minecraft evini havaya uçurması gibi, mizahi, gülünç ve büyük olasılıkla zararsız. Ancak, özellikle içerik teknoloji okuryazarlığı düşük olanları hedefliyorsa, politikacıların itibarına zarar verme potansiyeli olduğu açıktır.
Tehdidi azaltma çabaları, teknolojiyi deepfakeleri tespit edebilecek araçlar yaratmayı ve mevzuatı kapsamaktadır. Çin’in kısa süre önce uygulamaya koyduğu AI yasaları, bir kişiyi yanlış göstermeyi suç haline getirdi. Bununla birlikte, halkın AI ile neler yapılabileceğinin ve videolarda bile olsa çevrim içi gördükleri her şeyin doğru olmadığının farkında olmalarını sağlamak için verilecek eğitim muhtemelen en kritik önlem olacaktır.
AI ve Demokrasinin Geleceği
Yapay zeka daha yaygın hale geldikçe, demokrasiyi etkileme ve belki de tehlikeye atma potansiyeli de artacaktır.
Henüz AI politikacılarına oy vermeye hazır olmasak da, bu kavram teknolojinin gücü ve toplumun gidebileceği yön konusunda ilginç bir deney niteliği taşıyor.
Diğer pek çok meslekte olduğu gibi, yapay zeka kesinlikle politikacılar ve adaylar tarafından işlerini kolaylaştırmak için kullanılacaktır. Temsil ettikleri kişilerin çıkarlarına uygun veriye dayalı kararlar alabilecek, teklifleri, bildirileri ve mevzuatı analiz edip taslak haline getirebilecek ve bireysel seçmenleri daha etkili bir şekilde hedeflemelerini sağlayacak politikalar oluşturabilecekler.
Ve seçmenler olarak, partilerin ve siyasetçilerin seçilmiş olan temsilcilerden beklediğimiz standartlara ne kadar uyduklarına dair fikir edinmek için AI’den yararlanacağız.
Bununla birlikte, hesap verebilirlik, şeffaflık ve yanlış bilginin yayılmasını önlemek için sağlam yasal çerçevelerin gerekliliği konusunda ele alınması gereken önemli etik kaygılar da vardır.
Bu sorunları şimdi ele alarak, yapay zekanın bir bütün olarak demokrasi kavramına faydalı olacak şekilde gelişmesini sağlayabilir, politikacıları hemfikir olduğumuz eylemlerde bulunmaya teşvik edebilir ve hepimizin daha iyi ve daha bilinçli siyasi seçimler yapmasına yardımcı olabiliriz.
Derleyen: Dilan Gicgel