- Başlangıçta yalnız yaşayan kediler, insanlarla birlikte yaşamaya başladıkça yüksek perdeli miyavlamalarla insanlarla olan iletişimlerini geliştirdi.
- İnsanlar ise bebek konuşmasını evcil hayvanlarına yönelterek özellikle kedilerle olan bağlarını güçlendirdiler.
- Kediler, bu iki yönlü iletişimi mükemmelleştirerek bakım ve ilgi talep ederken birçok kedi sahibi bu karşılıklı uyum ve bağı benimsedi.
Başlangıçta kediler, yalnız yaşayan hayvanlardı. Kedilerin sosyal davranışları, çoğunlukla anne-yavru kedi etkileşimleriyle sınırlıydı; tek başına yaşamayı ve avlanmayı tercih ediyorlardı. Bu ilişki dışında kediler nadiren birbirlerine miyavlardı ancak kediler insanlarla birlikte yaşamaya başladıkça sesleri, anneleriyle olan etkileşimlerine benzer şekilde yeni anlamlar kazandı.
Yaklaşık 10.000 yıl önce, insanlar kalıcı yerleşimler oluşturmaya başladığında kediler insanlarla tanıştı. Bu yerleşim yerleri kemirgenlerin ilgisini çekti; onlar da av arayan kedilerin ilgisini çekti. Uyum sağlayabilen ve daha az korkuya sahip olan kediler, istikrarlı gıda tedariği sayesinde büyüyerek yavaş yavaş insanlarla daha yakın bağlar kurdular.
İnsanlar tarafından belirli özellikler için yetiştirilen köpeklerin aksine, kediler kendilerini evcilleştirdiler. İnsanlara tahammül edebilen ve onlarla iletişim kurabilen kedilerin hayatta kalma avantajı vardı ve bu da insan arkadaşlığına adapte olmuş bir popülasyonun oluşmasına yol açtı.
Rus çiftlik tilkisi deneyleri, bu sürece ışık tutuyor. Rus bilim insanı Dmitry Belyaev ve ekibi, 1950’lerde gümüş tilki yetiştirmeye başladı; insanlara karşı daha az korkulu ve saldırgan olanları seçti. Nesiller boyunca bu tilkiler daha uysal ve arkadaş canlısı hale geldi, sarkık kulaklar ile kıvırcık kuyruklar gibi özellikler geliştirdi ve sesleri daha dost canlısı seslere dönüştü.
Bu deneyler, evcillik için seçici yetiştirmenin hayvanlarda önemli davranışsal ve fiziksel değişikliklere yol açabileceğini gösterdi. Benzer şekilde evcil kediler de Afrika yaban kedisi oldukları dönemden bu yana evrim geçirdiler; artık daha küçük beyinlere ve daha çeşitli kürk renklerine sahipler. Bu da pek çok evcil türün ortak özellikleri.
Kedilerin Ses Uyarlamaları
Kediler, tıpkı özel olarak yetiştirilen gümüş tilkiler gibi zamanla insanlarla daha iyi iletişim kurabilmek için seslendirmelerini uyarlamışlar. Bebekler, tamamen ebeveynlerine bağımlı olduğundan insanlar sıkıntı çağrılarına karşı oldukça duyarlı ve kediler bu özelliği kullandılar.
Karen McComb’un 2009 tarihli bir çalışması, kedilerin yemek ararken yüksek perdeli bir miyavlama çıkardığını ve insanların bu sesi rahatsız edici bulduğunu ortaya koydu. Bu miyavlama, sıkıntı seslerine karşı doğuştan gelen duyarlılığımızı tetikleyen ağlama benzeri bir bileşen içeriyor ve görmezden gelinmesi zor hale geliyor.
İnsanlar da seslendirmelerini uyarlayarak bebekleri meşgul etmek ve dil gelişimlerine yardımcı olmak için yüksek perdeli ve abartılı tonlarla karakterize edilen “anne dili” veya “bebek konuşması” kullanıyorlar. Bu iletişim tarzı, evcil hayvanlara yönelik konuşma olarak da genişliyor.
Charlotte de Mouzon’un 2022 tarihli bir çalışması, kedilerin kendilerine yönelik konuşmaları ve yetişkinlere yönelik konuşmaları ayırt edebildiğini özellikle sahiplerinden gelen konuşmalarda bu ayrımın güçlü olduğunu gösterdi. Bu, anne-yavru etkileşimlerine benzer bir bağı pekiştiriyor.
Köpekler de insanlarla iletişim kurmak için havlama davranışlarını genişlettiler ve biz de onlarla iletişim kurarken evcil hayvanlara yönelik konuşma kullanıyoruz.
Bu iki yönlü iletişim, insanların evcil hayvanlarıyla geliştirdiği benzersiz ilişkileri vurguluyor. Özellikle kediler, bu dinamiği mükemmelleştirerek insan dostlarından bakım ve ilgi talep etmek için sesli sinyaller kullanıyorlar. Birçok kedi sahibi, bu ilişkiyi benimseyerek kediler ile insanlar arasındaki karşılıklı uyum ve bağı vurguluyor.
Derleyen: Eliz Canyurt