Zaman algısı, içinde bulunduğumuz duruma göre değişiklik gösteriyor. Sıkıntı, acı veya yenilik gibi durumlarda zaman daha yavaş ilerliyor gibi hissedilirken yoğun bir dikkat durumu ya da yaş ilerledikçe daha hızlı geçiyor gibi algılanıyor. Bu hafif varyasyonlar yaygın olsa da “zaman genişleme deneyimleri” (Tees) olarak adlandırılan saniyelerin dakikalara dönüştüğü daha derin değişimler, genellikle acil durumlar veya artmış farkındalık hallerinde meydana geliyor.
Hafif zaman algısı değişimleri, zihinlerimizin bilgiyi nasıl işlediğiyle bağlantılı. Çocuklar, yaşadıkları deneyimlerin yeniliği nedeniyle zamanı daha yavaş algılıyor. Sıkıntı, aşırı düşünce karmaşasıyla zamanı uzatıyor. Bunun aksine yoğun dikkat, dikkati daraltıyor, zihni sakinleştiriyor ve zamanı sıkıştırıyor. Yenilik, duyusal girdiyi artırarak algılanan zamanı da uzatıyor.
Tees, genellikle kazalar veya saldırılar gibi acil durumlarda ortaya çıkıyor. İnsanların yaklaşık %85’i en az bir kez bu deneyimi yaşadığını bildirirken yarısının hayatı tehdit eden olaylarla bağlantılı olduğu görülüyor. Bu anlarda bireyler, kendilerini zarardan kurtarabilecek kritik kararlar almak için yeterince zamanları olduğunu sıklıkla ifade ediyorlar. Örneğin bir kişi, düşen bir metal bariyerden, “anların yavaşlaması” hissi sayesinde kurtulduğunu belirtti. Tees spor, meditasyon, doğal ortamlar ve hatta LSD gibi psikedelik maddelerin aşırı zaman genişlemesi sağladığı deneyimlerde de yaygın.
Tees’i açıklayan teoriler arasında, “savaş ya da kaç” tepkileri sırasında noradrenalin salınımı, hayatta kalma için evrimsel adaptasyonlar veya acil durumlarda artan algılama nedeniyle oluşan bellek yanılsamaları yer alıyor ancak bu teoriler, Tees’in meydana geldiği sakin ve acil olmayan bağlamları açıklamakta yetersiz kalıyor. Örneğin birçok katılımcı, Tees’in yalnızca bir yanılsama olduğu fikrini reddederek zamanın yavaşladığını hissettikleri somut deneyimlerini vurguluyor.
Tees’i anlamak için değişmiş bilinç durumları hayati öneme sahip. Şoklar, uzun süreli yoğun dikkat veya derin bir odaklanma, normal psikolojik süreçleri bozarak zamanın radikal bir şekilde yavaşladığı “süper odaklanma”ya yol açabiliyor. Bu tür durumlar, bireylerin kendileri ve çevreleri arasındaki sınırları çözebiliyor, çevreleriyle bağlantı kurmalarını sağlayabiliyor ve zaman algılarını genişletebiliyor.
Derleyen: Eliz Canyurt