Geçtiğimiz ay Christie’s, yapay zekâyla üretilen sanat eserlerine adanmış ilk müzayedesi “Augmented Intelligence“ı duyurdu ve büyük tepki topladı. 6.500’den fazla sanatçının imzaladığı dilekçeyle müzayedenin iptali istendi, ancak bu öfkenin ne kadar haklı olduğu tartışma konusu oldu.
Detaylar haberimizde…

Sanatçılar ve Telif Hakkı Tartışmaları
Müzayedenin karşıtları tarafından hazırlanan açık mektupta, satışta yer alan birçok eserin, telif hakkı sahiplerinden izin alınmadan eğitilmiş yapay zekâ modelleriyle üretildiği öne sürüldü. Mektupta, “Bu modeller ve arkasındaki şirketler, insan sanatçıların eserlerini izinsiz ve ödemesiz kullanarak ticari yapay zekâ ürünleri geliştiriyor ve böylece sanatçılarla rekabet ediyor” ifadeleri yer aldı.
Christie’s, 2018’de bir yapay zekâ tarafından üretilen ilk sanat eserini açık artırmaya sunarak bu alanda öncülük eden müzayede evlerinden biri olmuştu. Dijital sanat direktörü Nicole Sales Giles, sanatçıların yapay zekâyı “yaratıcılıklarını geliştirmek için bir araç olarak kullandığını” ve “insan unsurunun yerini almadığını” savundu.
Açık mektubun büyük ölçüde ticari sanatçılar ve fotoğrafçılar tarafından imzalanmış olması dikkat çekti. Bu gruptaki sanatçılar, yapay zekâ ile üretilen düşük maliyetli içeriklerin telif hakkı ihlali yoluyla kendi geçim kaynaklarını tehdit ettiğini savunuyor. Mektubun organizatörlerinden konsept sanatçısı Reid Southen, “Tepkiler, açık artırmada yer alıp büyük kazanç sağlamayı uman sanatçılarla sınırlı gibi görünüyor,” diyerek eleştirisini dile getirdi. Ancak Southen, sanatçıları doğrudan suçlamak yerine, Christie’s’in etik ve hukuki sorunları bilmesine rağmen bu müzayedeyi düzenleyerek yapay zekâ sanatını teşvik ettiğini öne sürdü.

Farklı Sanat Disiplinleri, Farklı Bakış Açıları
Görsel sanatlar alanında çalışan bazı sanatçılar, yapay zekâ tarafından üretilen içeriğin telif hakkı endişeleri doğurduğunu kabul ederken, çağdaş sanat dünyasında farklı kuralların geçerli olduğunu savunuyor. Yapay zekâ sanatçısı Botto, açık mektupta dile getirilen kaygıların daha çok ticari sanat bağlamında geçerli olduğunu ve bu durumun sanatın tarih boyunca teknoloji, yaratıcılık ve mülkiyet gibi kavramlarla nasıl ilişkilendiğini göz ardı ettiğini belirtti.
Berlin merkezli sanatçı Mat Dryhurst ise, yapay zekânın telif hakkı sorunlarını uzun süredir tartıştıklarını ve bu konunun sanatsal bir keşif alanı sunduğunu ifade etti. Dryhurst ve çalışma arkadaşı Holly Herndon, sanatçıların telif haklarını koruyabilecekleri araçlar geliştirdiklerini ve yapay zekâ eğitim verilerinin etik kullanımını sağlamak için çalıştıklarını belirtti.
New Yorklu sanatçı Sasha Stiles ise, yapay zekâ ile üretim sürecinin, sanatçıların kendi verileri ve kişisel modelleriyle yapılan deneylerden oluştuğunu söyledi. Stiles, “Bu araçları kullanarak yeni yaratım süreçleri geliştirmek yerine, sanatçılara yasak koymak yerine, sanatın geleceğini nasıl şekillendireceğimize odaklanmalıyız,” dedi.

Christie’s müzayedesinde yer alan Zizi – Queering the Dataset (2019) adlı eserinde ise, “çeşitlilikten yoksun yüz tanıma veri setini, drag sanatçılarının veri setini enjekte ederek, başkaldırı ve queerlik üzerine yeniden eğitmek” amacını taşıdığını belirtti. Bu projeden bir eser, 2023 yılında Londra’daki V&A Müzesi’nde sergilendi ve daha sonra koleksiyona katıldı. Bir diğer eser ise bu ay SFMOMA tarafından satın alındı.
Yapay Zekâya Direnişin Anlamı Var mı?
Sanatçılar, teknolojik dönüşümlerin sanat dünyasında sürekli yaşandığını ve yapay zekâ araçlarının da bu sürecin bir parçası olduğunu savunuyor. Alexander Reben, yapay zekânın yeni ifade biçimlerini mümkün kıldığını ve sanat tarihinin her zaman önceden var olan imgeleri ve fikirleri yeniden yorumlama sürecine dayandığını hatırlattı.
Yapay zekâ sanatçısı Roope Rainisto ise, eğitim verilerinin lisanslı olup olmamasının sanatın doğasına çok fazla etkisi olmadığını, çünkü hukukun çıktıya odaklandığını belirtti. Diğer sanatçılar ise, yapay zekânın eğitim sürecinde kullanılan verilerin etik olup olmadığı konusundaki tartışmaların, yaratıcı sürecin kendisinden farklı bir mesele olduğunu savundu.
Öte yandan, yapay zekâ ve büyük teknoloji şirketlerinin etik dışı uygulamalarını eleştiren sanatçılar da müzayedede yer alıyor. Örneğin, Londra merkezli yeni medya sanatçısı Jake Elwes, büyük teknoloji firmalarının sanatçılardan elde ettiği verilerle ürünlerini pazarlamasına tepki gösterdi. Elwes, sanatçılara teknoloji devlerine bağımlı olmadan kendi modellerini eğitme çağrısında bulundu.
Senegalli sanatçı Linda Dounia ise yapay zekâ sistemlerinin Batı dışındaki bağlamları anlamakta zorlandığını ve güç ilişkilerini yansıtan önyargılar taşıdığını belirtti. Dounia, “Teknoloji tarafsız değildir ve onu nasıl şekillendirdiğimiz etik bir sorundur,” diyerek, yapay zekâ sanatının bu tür tartışmaları gündeme getirmeye yardımcı olabileceğini savundu.

Yapay Zekâ ve Sanatın Geleceği: Etik Sorunlar ve Teknolojik Dönüşümün Ortasında
Christie’s’in yapay zekâ destekli sanat müzayedesi, sanat dünyasında büyük bir tartışma başlattı. Bir yanda telif hakkı ihlalleri ve yapay zekânın sanatçılar üzerindeki ekonomik etkileri gündeme gelirken, diğer yanda yapay zekânın sanatın doğasını değiştirmediği ve yeni yaratım süreçleri sunduğu savunuluyor. Müzayedeye katılan sanatçılar, yapay zekânın sanatsal ifadeyi genişleten bir araç olduğunu ve bu tür teknolojilere yönelik sert tepkilerin sanat tarihindeki önceki dönüşümlerle benzerlik taşıdığını vurguluyor. Yapay zekâ destekli sanatın geleceği ise, sanatçılar, teknoloji şirketleri ve yasal düzenleyiciler arasındaki müzakerelere bağlı olacak gibi görünüyor.
Derleyen: Eda Azap Öztemel