Sanki her sabah uyanıp yeni bir Philip K. Dick romanı okumuş gibi veya Elektirkli Düşler’den bir bölüm izlemiş gibi olduğumuz haftaların sayısı arttı gibi. Bu hafta da kahvemi yudumlarken pencereden dışarı bakıp “Şu haberler gerçek mi?” diye sorduğum anlar oldu yine. Siz de öyle hissetmişsinizdir eminim – bir yanda Nobel’in sürprizleri, öte yanda yapay zekanın kripto milyonerleri doğurması…
Gelin, şu son bir haftayı birlikte masaya yatıralım.
Öncelikle, 12 Ekim’de Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü duyunca hepimiz bir durakladık. Bağışıklık sistemimizin kendi vücuduna saldırmasını engelleyen mekanizmayı keşfeden üç bilim insanı – ve ödülün sahibi dağda dijital detoks yaparken haberi alan o hikaye! Düşünsenize, telefonunuzu kapatmışsınız, doğanın kucağındasınız ve birden dünyanın en prestijli ödülü sizin oluyor. Detoksunuzdan dolayı da size ulaşamıyor ve bu bilgiyi veremiyorlar. Bu haber, X’te binlerce paylaşım aldı ve altındaki en çok yorum da şüphesiz “Biz de mi detoks yapsak?” oldu. Bence bu, hepimize bir mesaj: Dijital dünyamızın hızı arasında bazen “bağlantıyı kesmek” en büyük bağlantı olabilir. Sizce de öyle değil mi?
Ama asıl fırtınayı koparan, yapay zekanın sınırlarını zorlayan gelişmelerdi. 11 Ekim’de Truth Terminal’ı duyduk – Yeni Zelandalı bir araştırmacının yarattığı bu AI bot, kripto dünyasında milyoner olmuş! Kripto trader’ları çıldırdı; “AI’lar mı bizi geçecek?” diye tartışmalar alevlendi. Eski usul yatırımcılar için biraz ürkütücü, ama bir o kadar da heyecan verici. Hatırlayın, bu bot sadece para kazanmıyor, aynı zamanda sohbet ediyor, fikir üretiyor. Gelecekte AI’larımızla kahve içip borsa muhabbeti mi yapacağız? Kim bilir…
Bir de 10 Ekim’de OpenAI’nin Sora’sı vardı; o muhteşem video üretim aracı, ama bu sefer ciddi sorunlarla karşı karşıya. TikTok benzeri deneyimler vaat ederken, etik kaygılar ve teknik aksaklıklar yüzünden eleştiriler yağdı. X’te Higgsfield’in Sora 2’si gibi rakiplerle kıyaslamalar uçuştu – “AI videoları yaratıcılığımızı mı öldürecek?” sorusu şimdi daha da fazla şekilde her yerde. Bence, evet, tehdit gibi görünebilir ama bir süper güç de olabilir. İçerik üreticilerü, bu araçlarla bir kişilik stüdyo kuruyor; düşünün, senaryo yaz, video çek, ses ekle – hepsi bir tıkla.
Ve tabii, jeopolitik dijital savaşın ortasında Trump’ın Çin’e nadir toprak elementleri için %100 gümrük vergisi tehdidi… 12 Ekim haberiyle küresel çip savaşı alevlendi. X’te “Çin mi kazanacak, ABD mi?” tartışmaları bitmedi; elektrikli araçlardan savunma teknolojilerine her şey etkileniyor. Türkiye’nin bu nadir elementlerdeki potansiyel şansı da cabası – belki de bizim için bir fırsat kapısı aralanıyor. Bu haber, haftanın en “siyasi” dijital meselesiydi; teknolojiyi bırakmıyor, dünyayı şekillendiriyor. Konu ile ilgili geniş kapsamlı bir dosya haber yayımladık. Umarım gözünüzden kaçmamıştır.
Bunlar dışında, OneDrive’ın yapay zeka destekli yenilikleri, Kuzey Kore hacker’larının mimari sektöre sızması veya beyindeki karar verme mekanizmasının ilk kez görüntülenmesi gibi haberler de cebimizdeydi. Her biri, dijital hayatımızın bir köşesini aydınlatıyor. Ama en çok konuşulanlar bunlar oldu: Nobel’in insani dokunuşu, AI’nin finansal zaferi ve Sora’nın yaratıcı fırtınası. milyonlarca etkileşim, web’de sayısız analiz – sanki dijital nabzımız bu haberlerde atıyor.
Bu hafta bizi şaşırtan, düşündüren, hatta biraz tedirgin eden bir yolculuktu. Ama biliyorsunuz, Dijitaliyidir olarak biz 4. yılımızda da buradayız; bu karmaşayı anlamlandırmak, size rehberlik etmek için, son 3 yılda olduğu gibi.
Gelecek hafta ne getirecek? Belki daha fazla AI mucizesi, belki bir detoks çağrısı… Siz ne dersiniz? Yorumlarınızı bekliyorum, bize her konuda yazabilirsiniz.
Kapatmadan bir hatırlatma: Bu hafta dijital detoksunuzu unutmayın!







