Mevsim değişikliği durumunda veya gün ışığına erişimimiz kısıtlı olduğunda bedenlerimiz, yeni ışık ve zaman çerçevesine uyum sağlamakta zorlanır. Bu duruma “mevsimsel depresyon” denir.
ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (NIMH), mevsimsel duygu durum bozukluğunu (SAD) “mevsimler değiştiğinde ruh hâlinizde ve davranışınızda meydana gelen değişiklikler” olarak tanımlıyor.Mevsimsel duygu durum bozukluğu, düşünülenin aksine sadece kışın değil, yılın herhangi bir zamanında da ortaya çıkabilir.
Sonbaharda başlayan SAD veya “kış depresyonu”, genellikle sonbaharda veya kışın başlarında başlar ve semptomlar yazın hafifler. İlkbaharda başlayan SAD veya “yaz depresyonunun” belirtileri ise ilkbaharın sonlarında veya yazın başlarında başlar. Yaz depresyonu, kış depresyonundan çok daha seyrek olarak bilinir.
NIMH’ye göre araştırmalar, iki ayrı beyin kimyasalı olan serotonin ve melatonin, mevsimsel duygusal bozukluğun nedenin hakkında ipuçları verebilir.
Serotonin, ruh hâlini düzenleyen bir kimyasal ve azalan güneş ışığında beyindeki seviyelerinin etkilendiğine inanılıyor. Kış aylarında genellikle daha az güneş ışığı olduğundan serotonin seviyeleri düşüş gösteriyor.
Melatonin ise uyku-uyanıklık döngüsünü düzenler. Tıp uzmanları, SAD’li kişilerin çok fazla melatonin ürettiğini ve bu molekülün daha fazla uyumalarına neden olduğundan şüpheleniyor.
NIMH uzmanları bu durumu şöyle açıklıyor: “SAD’li kişilerde serotonin ve melatonin seviyelerindeki değişiklikler, normal günlük ritimleri bozar. Bunun sonucunda kişiler, mevsimsel değişikliklere artık uyum sağlayamazlar. Bu da uyku düzeninin ve insanların ruh hâllerinin bozulmasına neden olur.”
Cleveland Clinic’e göre araştırmacılar neden olduğundan emin olmasa da bu durum, kadınlarda erkeklerden daha yaygın. Semptomlar genellikle genç yetişkinlikte -18 ila 30 yaşları arasında- başlıyor.
Mevsimsel depresyon belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Üzüntü
- Umutsuzluk
- Endişe
- Enerji eksikliği veya aşırı yorgunluk
- Genellikle eğlenceli bulunan etkinliklere karşı ilgi kaybı
- Sosyal izolasyon
- Karbonhidrat yeme isteği
- Kilo alma/verme
- Uyku bozuklukları
- Zayıf konsantrasyon
Işık terapisi, psikoterapi ve ilaçlar tedavi yöntemleri olarak sıralanabilir. Bununla birlikte, uzman birine danışmadan kendi kendine teşhis konulmamalı ve rastgele tedaviler uygulanmamalıdır.
Derleyen: Tuğba Akkesen