Bilim insanları bilinen en eski Homo sapiens ayak izlerini tespit etti. Söylenenlere göre Güney Afrika’da bulunan izler 150.000 yıl öncesine dayanıyor.
Çok sayıda fosil kanıtı, insanlığın ana vatanını, Homo sapiens’in yaklaşık 300.000 yıl önce daha önceki türlerden ilk kez ayrıldığı Afrika’da bir yer olarak belirledi. Bu çıkarımın kanıtı sadece kemikler değil; aletler, sanat eserleri, yiyecekler ve türlü diğer izler. Tüm bu buluntular, atalarımızın nasıl yaşadığı ve dünyaya nasıl yayıldığına dair boşlukları doldurmaya yardımcı olabilir.
Uluslararası bir ekip, türümüzün bir üyesine ait bilinen en eski fosil ayak izlerini tespit etti. Ekip, Güney Afrika’da Cape güney sahilindeki yedi iknozitin tarihini hesapladı ve bunların 71.000 ila 153.000 yıl arasında değiştiğini buldu. Sonuncu alan, dünyanın bilinen en eski Homo sapiens ayak izlerini bulundurma unvanını aldı.
Bu da Güney Burnu kıyılarının, kuzeydeki komşuları başka bölgelere göç etmeye başlamışken bile on binlerce yıl boyunca insanlar için yeteri kadar rahat bir yer olduğunu gösteriyor. Diğer ayak izi kanıtları, modern insanların yaklaşık 120.000 yıl önce Arap yarımadasına ve yaklaşık 22.000 yıl önce de Kuzey Amerika’ya ulaştığını gösteriyor.
Araştırmacılar, optik olarak uyarılmış lüminesans olarak bilinen bir yöntem kullanarak Güney Afrika ayak izlerini tarihlendirmeyi başardı. Bilim insanları bir örnekten kuvars taneleri ve diğer mineralleri alıyor ve bunları iyonlaştırıcı radyasyona maruz bırakıyor. Bu maruziyetten sonra taneciklerin ışıma şekli, güneş ışığını en son ne zaman gördüklerini ya da başka bir deyişle ne kadar zamandır gömülü olduklarını ortaya çıkarabiliyor.
Ekip, Cape güney sahilindeki izlerin optik olarak uyarılmış lüminesans yoluyla tarihlendirilmeye özellikle uygun olduğunu söylüyor. Bunun nedeni, kuvars taneleri bakımından zengin olan ıslak kum tepeciklerinde bulunmuş olmaları ve daha sonra üstlerinden esen yeni kumla hızla örtülmeleri.
Ekip, bölgede muhtemelen daha fazla iknozitin bulunmayı beklediğini ve bunun da kendi tarihimizi anlamamızdaki boşlukları doldurmaya yardımcı olabileceğini söylüyor.
Araştırma, Ichnos dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Hatice Bulut