- Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından enkaz dökümü ve atıkların yönetimi ciddi endişelere yol açtı.
- Deprem sonrası enkaz atıklarının depolanması ve yönetimiyle ilgili çevresel riskler ve yasal süreçler devam ediyor.
- Ayrıca enkaz dökümünde kullanılan yöntemler ve atıkların çevreye etkisi konusunda tartışmalar devam ederken sağlık ve çevre risklerine dair endişeler de artıyor.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin birinci yılı geride kalıyor ve depremlerin ardından meydana gelen yıkımın izleri hâlâ canlılığını koruyor. Bununla birlikte süreç boyunca çevresel risklerle başa çıkma çabaları da devam ediyor. Depremlerin sonrasında enkaz dökümü için ayrılan alanlar, dikkatleri üzerine çekti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) avukatı Hülya Yıldırım, Hatay Barosu ve diğer meslek örgütleri, nisan ayında bu alanların yerleşim bölgelerine ve su kaynaklarına zarar vermemesi için hukuki adımlar attı. Ancak dava süreci hâlâ devam ediyor ve davacılar, ortaya çıkan zararların geri dönüşü olmadığını savunarak endişelerini dile getiriyor. Deprem bölgesindeki enkaz atıklarının doğa ve yaşam için tehdit oluşturduğuna dair artan endişeler, çevre koruma önlemlerinin önemini vurguluyor.
Depremin Ardından Enkaz Atıkları: Çevreye Yönelik Tehdit Devam Ediyor
6 Şubat depremlerinin ardından oluşan enkaz atıkları, ciddi bir çevre sorununun habercisi olarak ön plana çıkıyor. Tahminlere göre enkaz atıklarının miktarı 100 ile 138 milyon ton arasında ve bu, yaklaşık 18 milyondan fazla Afrika filinin ağırlığına eşdeğer bir miktar.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Mart 2023’te yayımlanan raporuna göre enkaz atıklarının depolanması için 4 milyon metrekarelik bir alana ihtiyaç duyuluyor ve bu 560 futbol sahasına denk geliyor. Enkaz atıklarında çevreye zarar verebilecek pek çok farklı içerik bulunuyor. Bu içerikler arasında asbestten beyaz eşyalara ve ilaçlara kadar çeşitli maddeler yer alıyor.
Görgü tanıkları, enkaz atıklarının tarım alanları, su kaynakları veya yaşam alanlarına dökülmesi gibi uygulamaların hâlâ devam ettiğini belirtiyor. Hatay’da yaklaşık 40 milyon ton enkaz oluştuğu tahmin ediliyor ve bu, kentin depolama kapasitesinin üzerinde bir yüke denk. Kentte, tarımsal ve sulak alanlara dökülen enkazlar konusundaki itirazlar da devam ediyor.
Hatay’da Türk Tabipleri Birliği (TTB), Hatay Barosu, Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ile diğer emek ve meslek örgütleri, nisan ayında “yerleşim alanlarının, hastanelerin, ibadet yerlerinin, zeytinlik bölgelerinin ve sulak alanların moloz döküm alanı olarak kullanılmaması” için dava açmışlardı. Dava dilekçesinde ayrıştırılmamış atıkların, 85 bin toksik madde içerdiği belirtiliyor.
Türk Tabipleri Birliği’nin avukatı Hülya Yıldırım, enkaz atıklarının dökümü sırasında izin veya koruma şartlarının gerektiği gibi yerine getirilmediğini belirtiyor. Yıldırım, bu tür davalarda “telafisi mümkün olmayan zararlar” doğması nedeniyle yürütmeyi durdurma kararının yaygın bir şekilde uygulandığını ifade ediyor. Enkaz atıklarının toprağı ve su kaynaklarını zehirlediği endişeleri de artıyor.
Eski Jeoloji Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Temsilcisi Mehmet Kuruçay, Kahramanmaraş’taki enkaz döküm noktalarından birinin yeraltı sularına karışmamasının “imkânsız” olduğunu belirtiyor. BBC Türkçe’ye konuşan Kuruçay’a göre Kahramanmaraş’taki Erkez Çayı üzerindeki kum ocağına enkaz atıkları dökülüyor. Uzun yıllar Devlet Su İşleri’nde (DSİ) çalıştığını söyleyen Kuruçay, “Döküm yeraltı sularının depolandığı bir noktaya yapılıyor. Atıklar, zemin geçirimsiz bir hale getirilmeden buraya dökülüyor.” dedi.
Deprem Sonrası Çevresel Tehdit: Yıkımı Süren Binalardaki Riskler
Deprem bölgesinde, su kirliliği ve asbest gibi endişe verici konular ön plana çıktı. Türk Tabipleri Birliği ve Temiz Hava Hakkı Platformu’nun ekim ayındaki açıklamasına göre Maraş, Elbistan ve Adıyaman’dan alınan örneklerde farklı türlerde asbest tespit edildiği belirtilmişti. Bazı illerde uygulanan “yerinde ayrıştırma ile bina yıkımı ve enkaz kaldırılması” yöntemi eleştirilmişti. TTB’nin raporunda, bu uygulamanın çevrede denetimsiz toz taşınmasına ve halkın zararlı maddeleri solumasına neden olduğu vurgulanmıştı.
Depremde hasar görmüş ancak yıkılmamış binaların yıkımı hâlâ devam ediyor. Hatay Deprem Dayanışmasından Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Başkanı Canan Yüce, bu süreçte benzer sıkıntıların yaşandığını ifade ediyor ve kentin yaz boyunca toz bulutları altında kaldığını belirtiyor. Temmuz 2023’te Hatay Valiliği, alınan numunelerin analizine göre asbestin mevzuat standartlarının altında çıktığını açıklamıştı. Ancak Canan Yüce, bu kadar yoğun kirlilik ortamında temiz gıdaya erişimin dahi zor olduğunu dile getiriyor.
Malatya Çevre Platformu’ndan (MALÇEP) Hasan Kaya ise yaşanan geçim sıkıntısını vurguluyor ve depremlerden önce musluktan içilebilen suya güvenemediklerini belirtiyor. Malatya’da yaşanan toz bulutlarının ve sisin arttığını ifade eden Kaya, kentte yeterli miktarda su dökülmediği için toz bulutlarının oluştuğunu söylüyor. Depremin ardından yaşanan çevresel tahribatın uzun vadeli etkileri henüz tam olarak anlaşılmış değil. Bölgedeki toz bulutlarının ne zaman dağılacağı ise ilerleyen zamanlarda netlik kazanması bekleniyor.
Derleyen: Ayça Ayaz