Hz. İbrahim, Tanrı ile yaptığı ahitle yeni bir ülkeye gitmeyi kabul etti ve soyuna büyük bir millet olma sözü verildi.
Detaylar haberimizde…
Hz. İbrahim, Yahudiliğin kurucusu olarak kabul edilir. Yahudiler, onun Tanrı ile yaptığı ahdi büyük bir dönüm noktası olarak görür. Bu ahde göre Tanrı, Hz. İbrahim’e yeni bir ülkeye gitmesini emretti. Karşılığında ise ona ve soyuna büyük bir millet olma sözü verdi.
Hz. İbrahim, Tanrı’nın emirlerine uymaya ve iyi bir örnek olmaya söz verdi. Bu kutsal anlaşma sayesinde Vadedilmiş Topraklar kavramı doğdu. Bu topraklar, Tanrı tarafından Yahudi halkına vaat edilmiş kutsal bir miras olarak görülüyor.
Hz. Musa ve Yahudilerin Mısır’dan Çıkışı ile On Emir
Hz. İbrahim’den yaklaşık bin yıl sonra Yahudiler, Mısır’da köleleştirilmişti. Bu dönemde Tanrı, Hz. Musa’yı peygamber olarak seçti. Hz. Musa, Yahudi halkını Mısır’dan çıkararak özgürlüklerine kavuşturdu. Bu olay, Çıkış Kitabı’nda anlatılır ve her yıl Fısıh Bayramı ile hatırlanıyor.
Tanrı, Hz. Musa’ya Sina Dağı’nda On Emiri verdi. Bu emirler, Yahudi toplumunun hayatını düzenleyen kurallardır. Yeni ahitle birlikte Yahudiler, Tanrı’nın kurallarına uymaya söz verdi. Tanrı da karşılığında onları koruyacağını bildirdi.
Tevrat ve On Emir
Tevrat, Yahudi inancının en kutsal kitabı kabul edilir ve Hz. Musa’ya verildi. Tevrat, toplamda 613 emir içerir ve ibadet, temizlik, yeme-içme gibi birçok alanda kurallar getiriyor. En bilinen bölümü ise On Emir’dir.
Ayrıca Hz. Musa, Sözlü Tevrat’ı da aldı. Bu bilgiler Mişna adlı eserde toplanmıştır ve yazılı metinlerin nasıl uygulanacağını açıklanıyor. Yahudiler, Hz. Musa’nın Tanrı’dan bu bilgileri aldığına ve halkını Vadedilmiş Topraklara yönlendirdiğine inanıyor.
Vadedilmiş Topraklar Anlayışı
Yahudiler, Tanrı’nın Hz. İbrahim ve Hz. Musa ile yaptığı ahitlerin bugün de geçerli olduğuna inanıyor. Bu inanç, özellikle Vadedilmiş Topraklar kavramında kendini gösteriyor. Birçok Yahudi, İsrail topraklarının bu ahit sonucu kendilerine ait olduğuna inanıyor. Bu durum, tarih boyunca pek çok çatışmaya neden olmuştur. 1948’te İsrail Devleti’nin kurulması da bu inançla doğrudan ilişkilidir.
Derleyen: irem Aydoğdu
