Yeni bir araştırma, uzun süredir evrenin temel bileşenleri olarak kabul edilen karanlık madde ve karanlık enerjinin aslında var olmayabileceğini öne sürüyor. Bilim insanlarına göre, evren genişledikçe doğa yasalarının yavaşça zayıflaması, bu gizemli etkilerin birer yanılsama olarak algılanmasına yol açıyor. Eğer teori doğrulanırsa, kozmolojideki onlarca yıllık temel kabuller yeniden gözden geçirilmek zorunda kalacak.
Detaylar haberimizde…


Karanlık Madde ve Enerjinin Sorgulanışı
Bilim dünyası uzun süredir evrenin büyük bölümünün görünmez iki bileşenden — karanlık madde ve karanlık enerjiden — oluştuğunu kabul ediyor. Ancak Kanada’daki Ottawa Üniversitesi’nden Rajendra Gupta’nın 2025’te yayımladığı yeni çalışma, bu iki kavramın aslında birer “yanılsama” olabileceğini ileri sürüyor.
Gupta’ya göre, evren yaşlandıkça temel kuvvetlerin — özellikle kütleçekiminin — zamanla zayıflaması, gözlemlenen kozmik davranışların (örneğin galaksilerin dönüşü, evrenin hızlanan genişlemesi) arkasındaki gerçek neden olabilir. Yani evrende gizli madde ya da görünmez enerji yerine, “yaşlanan doğa yasaları” iş başında olabilir.
“Kuvvetler Zamanla Zayıflıyor”
Profesör Gupta bu durumu şöyle açıklıyor:
“Evren genişledikçe, doğanın temel kuvvetleri ortalama olarak zayıflıyor. Bu zayıflama, sanki evreni hızla iten gizemli bir güç varmış gibi bir etki yaratıyor. Buna karanlık enerji deniyor. Ancak galaksi ve galaksi kümeleri ölçeğinde bu kuvvetlerin değişimi, fazladan bir kütleçekim etkisi doğuruyor — biz de buna karanlık madde diyoruz. Oysa bu olgular, doğa sabitlerinin evriminden kaynaklanıyor olabilir.”
Gupta’ya göre evreni anlamak için artık “gizli parçacıklara” gerek yok. Aynı fiziksel sabitlerin zaman ve mekânda değişen değerleri, hem galaksilerin beklenmedik dönüş hızlarını hem de evrenin hızla genişlemesini tek bir denklemle açıklayabiliyor. Bu, mevcut kozmoloji modellerinden tamamen farklı bir yaklaşım.
Yeni Modelin Temeli: Değişken Sabitler
Gupta’nın geliştirdiği modelde, fiziksel sabitlerin zamanla evrimleştiği varsayılıyor. Özellikle “bağlaşım sabiti” olarak bilinen ve genellikle α (alfa) ile gösterilen parametre, evrendeki kütleçekim denklemlerine fazladan bir bileşen ekliyor. Bu bileşen, karanlık madde ve enerjiye atfedilen etkileri doğal olarak üretebiliyor.
- Kozmolojik ölçekte, α sabit kabul ediliyor ve süpernova gözlemleriyle uyumlu sonuçlar veriyor.
- Galaksi ölçeğinde ise, yıldızlar, gaz ve kara delikler gibi normal maddenin dağılımı değiştikçe α da değişiyor. Bu da “fazladan” bir kütleçekim etkisi yaratıyor.
- Sonuç olarak, karanlık maddeyle açıklanan “düz galaksi dönüş eğrileri” bu modelde doğal biçimde ortaya çıkıyor.
Bu yeni yaklaşım, galaksilerin dış bölgelerinde yıldızların neden beklenenden daha hızlı döndüğünü açıklamak için karanlık madde halkalarına ihtiyaç duymuyor.
Evrenin Yaşı İki Katına mı Çıkıyor?
Profesör Gupta’ya göre bu teori sadece karanlık madde sorununu çözmekle kalmıyor, aynı zamanda evrenin yaşına dair tartışmaları da etkiliyor. Yeni modele göre, evrenin genişleme süreci düşündüğümüzden daha uzun sürmüş olabilir. Bu da yıldızların ve galaksilerin “çok erken” oluştuğu yönündeki sorunu ortadan kaldırıyor.
Gupta, “Yıllardır, erken evrende galaksilerin nasıl bu kadar hızlı oluştuğunu açıklamakta zorlanıyoruz. Bizim modelimizde evrenin zaman çizelgesi adeta ‘geriliyor’. Böylece evrenin yaşı neredeyse iki katına çıkıyor ve gözlemlenen tüm yapılar için yeterli zaman yaratılıyor” diyor.
Bu genişletilmiş zaman ölçeği, erken evrende süper kütleli kara deliklerin ve dev galaksilerin neden var olabildiğini de açıklayabilir.
Bilim Dünyasında Büyük Yankı


Credit: University of Ottawa
Gupta’nın hipotezi, onlarca yıldır süregelen karanlık madde arayışını kökten sarsıyor. Bilim insanları bugüne dek milyarlarca dolar harcayarak bu görünmez parçacıkları tespit etmeye çalıştı. Ancak hiçbir deneysel kanıt elde edilemedi.
Gupta’ya göre, bu parçacıklar gerçekten bulunmuş olsa bile, evrendeki toplam madde miktarının yalnızca altıda birini oluşturacak kadar az olabilir. Bu durumda evrenin genel yapısını açıklamak için başka mekanizmalara ihtiyaç duyulacak — ve o mekanizma, değişen doğa sabitleri olabilir.
“Belki de Evren Bizi Kandırıyor”
Gupta çalışmasının sonunda şu çarpıcı cümleyi kuruyor:
“Bazen en basit açıklama en doğru olanıdır. Belki de evrenin en büyük sırları, doğa yasalarının yavaşça değişmesinin yarattığı birer yanılsamadan ibarettir.”
Eğer bu teori doğrulanırsa, modern kozmoloji yeniden yazılabilir. Karanlık maddeyi ve enerjiyi açıklamaya çalışan onlarca model geçerliliğini yitirebilir; evrenin doğasına dair yepyeni bir paradigma doğabilir.
Kaynakça:
- Gupta, R. P. (2025, September 11). Testing CCC+TL cosmology with galaxy rotation curves. Galaxies, 13(5). https://doi.org/10.3390/galaxies13050108
- SciTechDaily. (2025, September 11). Dark matter and dark energy don’t exist, new study claims. https://scitechdaily.com/dark-matter-and-dark-energy-dont-exist-new-study-claims/
Derleyen: Eda Azap Öztemel






