Yeni Zelandalı araştırmacılar, Güney Pasifik kasırgalarının ardından üst okyanusun biyolojik tepkisine ilişkin ilk çalışmanın, ısınan okyanus sıcaklıklarının etkisini tahmin etmeye yardımcı olabileceğine inanıyor.
Otago Üniversitesi Deniz Bilimleri Bölümünden Dr. Pete Russell ve Auckland Üniversitesi Fizik Bölümünden Dr. Christopher Horvat, 2019’da Vanuatu yakınlarından geçen Oma Kasırgası’nın okyanustaki biyolojik etkisi üzerine bir çalışma yayımladılar.
Russell konu hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Oma nispeten iyi huylu bir kasırga iken büyük bir fitoplankton patlaması üretti. Bu durum Güney Pasifik’teki klorofil ölçümleri tarihindeki en anormal olay olarak kayıtlara geçebilir. Böyle ekstrem bir olay, okyanusun tipik olarak “biyolojik bir çöl” olan bir bölümünde büyük miktarda biyokütle üretebilir. Henüz bu biyokütleye ne olur bilmiyoruz fakat karbondioksidi hapsederek okyanus dibine çökmesi büyük bir ihtimal.”
Fitoplanktonlar suda yaşayan bitkisel organizmalar olarak bilinir. Yapılarındaki klorofil aracılığyla fotosentez yaparlar. Fitoplanktonik formlar, kendileri için gerekli organik maddeyi sentezlemek için ışığa, uygun sıcaklığa ve ortamda çözünmüş halde bulunan azot ve fosfora ihtiyaç duyarlar. Bu planktonların kısa sürede kontrolsüz ve aşırı çoğalmasına “plankton patlaması” adı verilir.
Geophysical Research Letters’da kısa süre önce yayımlanan çalışma, Oma tarafından üretilen fitoplankton patlamalarının son derece nadir olduğunu ve aynı bölgede her 1500 yılda bir meydana geldiğini açıkladı.

Kasırgalar, tropik bölgelerdeki ısıyı dağıtan mekanizmalardan biridir. Isınan okyanuslar, dağıtılacak daha fazla ısı anlamına gelir. Bu, daha yoğun fırtınalar ve belki de daha fazla fırtınayla sonuçlanan daha uzun fırtına mevsimleri demektir. Kasırgalar güney yarımkürede saat yönünde, kuzey yarımkürede aksi istikamette dönerler.
Bir fırtınanın, okyanusun bir yamasının üzerinde uzun süre asılı kalması durumunda kasırga rüzgârları ve okyanus arasındaki fiziksel etkileşimlerin, kasırganın merkezinin yakınında yükselmesine neden olacağı ve bir fitoplankton patlaması bulunduran yüzeylere besin açısından zengin su getireceği bulundu.
Dr. Horvat, bu olayların önemli biyolojik noktalar olabileceğini ve üst okyanus yaşamının olmadığı alanlarda büyük miktarlarda biyolojik materyalin üretilmesine neden olabileceğini söylüyor.
Kasırgaların güçlü rüzgârlara sahip olmasının dışında okyanusta yaşayan bitki ve hayvanları önemli ölçüde etkileyebilecekleri ve plankton patlamalarına yol açarak karbon döngüsünü değiştirebilecekleri ifade edildi.
Araştırmacılar, fitoplankton patlamaları hakkında onları iyi ya da kötü olarak tanımlayabilmek için çok az şey bildiklerini söylüyor, ancak besin açısından sınırlı olan açık okyanus ekosistemlerini destekleme potansiyelleri olduğuna inanıyorlar. Güney Pasifik’teki son kasırgaların Oma’ya özgü olduğu belirtiliyor. Oma büyüklüğünde plankton patlamaları, bin yıllık ve daha uzun zaman ölçeklerinde tekrar edebilir ve tortul kayıtlara damgasını vurabilir.