Çözülemez gibi görünen bir soruna takılıp kaldığınızı mı hissediyorsunuz? MIT ve Harvard Tıp Fakültesi araştırmacılarının yaptığı yeni bir araştırmaya göre çok kısa bir şekerlemeden sonra beyninizi yeniden başlatıp yaratıcı bir çözüm bulabilirsiniz.
Araştırmacılar, uyku ile uyanıklık arasında sürüklendiğiniz aşamada, yani uykuya başlama olarak bilinen durumda, yaratıcı zihnin çok daha verimli olduğunu gösterdi. Ayrıca ilk kez, insanlardan o uyku aşamasında belirli bir konu hakkında rüya görmeleri ve daha sonra bu konu etrafında üç yaratıcılık görevi gerçekleştirmeleri istendiğinde çok daha iyi bir performans sergiledikleri belirlendi.
“Hedefli rüya inkübasyonu” olarak bilinen bu yönlendirmeyi alan insanlar, belirli bir istem olmadan kestiren veya uyanık kalan insanlardan daha yaratıcı hikâyeler üretti. Araştırmacılar, bulguların bu rüya hâli sırasında beynin farklı kavramlar arasında daha geniş kapsamlı bağlantılar kurarak yaratıcılığı artırdığını öne sürüyor.
MIT Medya Laboratuvarında çalışan ve buçalışmanın başyazarı olan Adam Haar Horowitz, “Bu beyin durumuna erişirseniz uyanık yaşamınızda daha yaratıcı olabilirsiniz.” dedi.
Uzun yıllar boyunca anekdota dayalı kanıtlar, N1 veya hipnogoji olarak da bilinen uykunun en erken aşamasının yaratıcı fikirler için verimli bir üreme alanı olduğunu ileri sürdü. Diğerlerinin yanı sıra Thomas Edison, bu durumdan sıklıkla yararlandı. Zorlu bir sorunla uğraşırken elinde metal bir topla oturup kestirirdi. Tam uykuya daldığı sırada top elinden düşüp onu uyandırır, uyandığında ise çoğu zaman aklında yeni bir çözüm bulunurdu.
2021’de Paris Beyin Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, uyku başlangıcının bu tür bir yaratıcı içgörü oluşturmaya yardımcı olduğuna dair deneysel kanıtlar sundu. Bu çalışmada N1’e giren katılımcıların, sayılarla ilgili bir görevi çözmenin kolay bir yolunu keşfetmede başarılı olma olasılığı çok daha yüksekti.
MIT ekibi, bu bulguyu hikâye anlatımı gibi yaratıcılıkla daha yaygın olarak ilişkilendirilen alanlara genişletip genişletemeyeceklerini görmek istedi. Ayrıca, insanların rüyalarının içeriğine rehberlik edip edemeyeceklerini ve bu rehberli içeriğin yaratıcı süreci nasıl etkileyebileceğini keşfetmek istendi.
MIT’nin Medya Laboratuvarında Profesör Pattie Maes, “Grubumuzun amaçlarından biri, insanlara beyinlerinin nasıl çalıştığına ve ayrıca bilişsel durumlarının ne olduğuna, onu nasıl etkileyebileceklerine dair daha fazla fikir vermek.” dedi.
Bu amaçla Horowitz, MIT Medya Laboratuvarı öğrencilerinden oluşan bir ekiple birlikte, hedeflenen rüya kuluçkası için kullanılabilecek “Dormio” adlı bir cihaz geliştirmek için çalıştı. Cihaz, uykunun üç fizyolojik işaretini (kas tonusu, kalp atış hızı ve cilt iletkenliğindeki değişiklikler) ölçen ve bunları bir akıllı telefona veya dizüstü bilgisayar uygulamasına ileten bir eldiven içeriyor.
Eldiveni takan biri N1 durumuna girdiğinde uygulama ondan belirli bir konu hakkında rüya görmesini ister. Birkaç dakika sonra, kullanıcı uykunun bir sonraki aşamasına geçmeye başladığında uygulama onu uyandırır, rüyasında gördüklerini söylemesini ister ve yanıtlarını kaydeder.
MIT’den Uzman Esfahany, “Bu cihazdan önce insanların, rüyaları belirli konulara yönlendirebilecekleri ve ardından uyku sonrası davranışlarına bakabilecekleri hiçbir deneysel çalışma yoktu.” diyor.
Araştırmacılar şimdi rüya kuluçka protokollerini REM gibi daha sonraki uyku aşamalarına genişletip genişletemeyeceklerini araştırıyor. Ayrıca, protokolü gerçekleştirmeyi kolaylaştırmayı ve kâbusla ilgili sıkıntıyı tedavi etmeye yardımcı olmak gibi diğer alanlara genişletmeyi de hedefliyorlar.
Derleyen: Nazlıcan Vatansever