- Araştırmacılar, Kuşan İmparatorluğuna uzanan bir yazıyı deşifre ederek daha önce hiç karşılaşılmamış bir yazı dilini keşfettiler.
- Araştırmacılar keşfettikleri yeni dil için “Eteo-Tocharian” adını önerdi.
- Kuşan Uygarlığına ait olan bu yazıda; “Baktriya” dili ihtimali olan bir dil ile iki dil daha eşlik ediyor.
Araştırmacılar, Kuşan İmparatorluğu’na kadar uzanan eski bir yazıyı, ilk tanımlanmasından yaklaşık 70 yıl sonra ilk kez çözdüler. Yazı, Orta İran dilini anımsatıyor.
Araştırmacılar, Kuşan İmparatorluğu’nun resmi dillerinden biri olduğuna inanılan dili tanımlamak için “Eteo-Tocharian” adını önerdi.
Transactions of the Philological Society dergisinde yayımlanan makaleye göre Köln Üniversitesinden “kariyerlerinin başındaki araştırmacılardan” oluşan bir ekip, yazı karakterlerinin yaklaşık yüzde 60’ını tanımladı ve kalan karakterlerin deşifresi için çalışıyor.
1950’lerden bu yana Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan’da yapılan arkeolojik kazılar, bilinmeyen yazı sisteminde birkaç düzine yazıtın keşfedilmesini sağladı. Yazıtların uzunlukları iki veya üç karakterlik parçalardan birkaç satırlık metin içeren daha uzun yazıtlara kadar değişiyor.
Yazı örneklerinin çoğunluğu, Hindukuş ve Hisar Sıradağları ile sınırlanan eski İran uygarlığı “Baktriya” da yığılmış olarak bulundu. Araştırmacılar, üç dilde yazılmış en uzun yazıtta Kuşan imparatoru, Vema Takhtu’nun adını tespit ettiklerinde büyük ilerleme kaydettiler. Yazıt, “Dašt-i Nāwur Üç Dilli” olarak bilinmekte.
Dašt-i Nāwur Trilingual’daki üç yazı, bilinmeyen yazıyı ve o dönemde bölgede yaygın olarak kullanılan diğer iki yazıyı içermekte (Baktriya dili için Yunan yazısı ve Gāndhārī dili için Kharoṣṭhī yazısı).
Yakın zamanda keşfedilen yazıdaki iki yeni yazıt da araştırmacılar için çok önemli. Yeni yazıtlar, yazının birkaç işareti için makul fonetik değerlerin yerine kullanılmasına izin veren “Baktrice” olma ihtimali bulunan bir dil ile iki dilli bir yazı içeriyor.
Araştırmacılar bir bültende “Bu keşif, birkaç araştırmacının birbirlerinden bağımsız olarak yazıyı çözme girişimlerini yenilemesine yol açıyor.” dedi. Daha önce yapılan araştırmalar, M.Ö. 200 ile M.S. 700 yılları arasında kullanıldığı düşünülen yazının “Gāndhārī” ile yüzeysel bir benzerlik taşıdığını ancak tercüme edilemediğini göstermişti.
Dil bilimciler, “Rosetta Taşı”nı kullanarak Mısır hiyeroglifleri gibi geçmişte bilinmeyen yazıların deşifre edilmesinde kullanılan bir metodolojiyi kullanarak dili çözmüşlerdir.
Derleyen: Burçin Bağatur