Okyanusun Derinliklerinde Bulunan Materyal, Güneş Sistemimize Ait Olmayabilir

Destek Olun: Dijitaliyidir'de yayımlanan reklamları engellemek için AdBlocker kullanmazsanız bize destek olmuş olursunuz. Ayrıca ekibimize destek olmak isterseniz Google aracılığı ile destek olabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler.
Görkem Süner
3 dk okuma süresi
  • Papua Yeni Gine kıyılarında bulunan bir tutam küçük boncuk, Güneş’imiz olmayan bir yıldızın etrafından ışık yıllarını aşarak gelen, oldukça ilginç bir geçmişe sahip bir kayadan gelmiş olabilir.
  • Sonuçlar henüz uygun bir şekilde gözden geçirilmemiş olsa da bilim camiasında şimdiden tartışmalara yol açıyor.

Meteor, 2014 yılında Pasifik üzerinde parçalanmadan önce ABD hükümeti uyduları tarafından izlendi. CNEOS 2014-01-08 (ya da daha basitçe IM1) olarak sınıflandırılan bolide meteorunun olağandışı hızı, uzaktan potansiyel bir füze olarak ilgi çekti.

Bu, 2021 yılında dünya dışı kaynaklı teknolojinin izlerini aramak için Galileo Projesi’ni kuran ünlü Harvard Üniversitesi astronomu Avi Loeb için kaçırılmayacak kadar iyi bir fırsattı. Bu Haziran ayında, IM1’in kalıntılarını aramak için bir keşif gezisine öncülük etti.

Projenin arama ekibinin üyeleri, bir dizi güçlü nadir toprak mıknatısı kullanarak Manus Adası’nın yaklaşık 85 kilometre kuzeyinde, yüzeyin 2 kilometre altındaki tortudan 0,05 ila 1,3 milimetre çapında yüzlerce küçük küreciği eledi.

57 mineral nesnenin ön değerlendirmesi, en azından birkaçının kendi Güneş sistemimizden beklediğimiz türden bir kimyayı yansıtmadığını ve IM1’in gezegenimizin atmosferine çarpmadan önce yıldızlararası uzayı geçtiği spekülasyonlarını körüklediğini gösteriyor.

Meteorun kalıntılarını bulmak için yapılan keşif gezisinin finansmanına yardımcı olan Amerikalı girişimci Charles Hoskinson, “Bu tarihi bir keşif, insanların ilk kez büyük bir yıldızlararası nesneden materyallere sahip olduğunu gösteriyor ve bu titiz bilimsel analizden elde edilen sonuçlardan son derece memnunum.” diyor.

Bu analiz, meteorun atmosferde yuvarlanırken yere düşmeden önce parçalarının yüzeylerinden döküldüğü varsayılan boncukların bir kısmını oluşturan elementlerin oranını ortaya çıkarmayı içeriyordu.

Berilyum (Be), lantan (La) ve uranyum (U) metalleri bakımından oldukça zengin olan parçacıklar, kendi gezegenimizin çevresinde bulabileceğimiz türden malzemelere de benzemiyor. Aslında, bu özel oran daha önce hiçbir göktaşında görülmemişti. Bu da kendi Güneş sistemimizden uzakta bir doğum yerine işaret eden nadir bir durum olduğunu gösteriyor.

Analiz, yıldızlar arasındaki kayalık malzeme alışverişi üzerine giderek büyüyen bir çalışma alanına katkıda bulunuyor. Teorik olarak, bir yıldızın yörüngesindeki nesneler oldukça düzenli bir şekilde başka bir yıldızın yörüngesine göndermek için yeterli güçle fırlatılabilir.

Dünya yüzeyinde böyle bir ziyaretçinin kalıntılarını bulmak, astronomlar için büyük bir başarı olacak. Ancak her dönüm noktası niteliğindeki keşifte olduğu gibi bu bulgular da uzmanların çekingen şüphecilikten kesin şüpheye kadar değişen görüşleriyle ciddi bir incelemeye tabi tutuluyor.

Bu kumun gerçekten de bir zamanlar başka bir yıldızın sıcaklığında güneşlenen bir kayadan kanadığını güvenle söylemek için biraz daha beklememiz gerekecek. Şimdilik sadece anlatması gereken hikâyeyi hayal edebiliriz.

Derleyen: Görkem Süner

Loading

Bu içeriği paylaş
Follow:
Yabancı dillere ve kitaplara olan düşkünlüğüyle yarı zamanlı bir turist, tam zamanlı bir okur. Küçüklüğünden beri bilim ve sanatın farklı dallarıyla ilgilenmiş biri olarak birden fazla ilgi alanında uzmanlaşmanın hayal olmadığı bir dünyada yaşamak istiyor. Görkem’in dijitaliyidir için sloganı “ dijital kullanışlı olduğu sürece iyidir” oldu.
Yorum bırak, puan ver