- Araştırmacılar, fareler üzerinde yaptıkları deneyde, fareleri kitin içeren besinler ile beslediklerinde bağışıklık sistemlerinin tepki verdiğini gözlemledi.
- Bazı memeli türlerinin kitin ile beslenmeye uzun zaman önce adapte olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıktı.
- Bilim insanları, hayati besinler ve protein açısından zengin olduğundan böcekleri insanların da tüketilebileceğini düşünüyor.
- Araştırmacılar, kitin içerikli beslenme düzeninin, metabolizma üzerindeki yan etkilerini azaltmak ve yararlı enzimlerin oluşumunu desteklemek için alternatif yollar arıyor.
Yeni yapılan bir araştırmaya göre böceklerden elde edilen besinlerin, memelilerin metabolizma gelişiminde önemli bir yer alan bağışıklık sistemini etkilediği öne sürülüyor. Louis’deki Washington Üniversitesinden (WUSL) araştırmacılar fareleri; böceklerin dış iskeletleri, kabuklu deniz hayvanlarının kabukları ve mantarlarda bol miktarda bulunan bir polisakkarit çeşidi olan kitin içerikli bir diyetle beslediler. Araştırma sonucunda hayvanların bağışıklık sistemlerini etkilediğini ve midelerinde şişkinliğe oluştuğu görüldü.
Diğer yan etkiler ise kitinin sindirimi için gerekli olan “AMCase” adlı bir bağırsak enzimi üretiminin yanı sıra yağ dokularını düzenleyen hücrelerin oluşması oldu.
Genellikle memeliler yedikleri polisakkaritleri parçalayacak kadar güçlü enzimler üretemez, ancak kitin evrimsel kökenlere dayanan bir istisna gibi görünüyor.
Araştırmada dinozorlar yok olmadan önce, memeli türlerinin bugün olduğundan daha yüksek oranlarda böcekle beslendiği ve uzun zaman önce bazı memeli türlerinin kitin sindirimine adapte olduğu belirtiliyor.
Günümüzde birçok memeli türü ile beraber insanların bir kısmı da böcekleri tüketebilmekte. Böcekler insanların tüketimi için güvenli bir besin kaynağı olmakla beraber protein gibi hayati besinleri de sağlayabilir ve sürdürülebilir şekilde hasat edilebilir. Bu nedenle, bazı bilim insanları, diyetlerimizin büyük bir parçası olabileceğini düşünüyor.
WUSL’de yapılan mevcut çalışmada; yüksek yağ oranı bulunan bir diyetin yanı sıra kitin ile beslenen fareler, kitinsiz yüksek yağlı bir diyetle beslenen farelere göre daha iyi metabolizma değerleri gösterdi. Araştırmacılar, fareler üzerinde yapılan önceki çalışmalara baktığında benzer şekilde, kitin yemenin alt gastrointestinal sistemde sağlıklı bir mikrobiyomu desteklediğini buldu.
Araştırmacılar, bazı farelerin mekanizmalarını daha derinlemesine inceleyebilmek için “AMCase” enzimi üretme ve kitini sindirme özelliğini bozdu. Araştırma ekibi daha sonra bu fareleri kitinle birlikte yüksek yağ oranlı bir diyetle besledi. Diğer gruplarla karşılaştırıldığında, kitini sindirme özelliği olmayan fareler, aynı anda yüksek yağlı diyetle beslendiklerinde bile kilo alımına karşı direnç gösterdi.
Araştırmacılar, farelerde bağışıklık sistemini etkileyen kitinin bağırsakta göstermiş olduğu tepkimenin bir yan ürünü olan genetik tip 2 lenfoid hücrelerin (ILC2) seviyesinin arttığını kaydetti. Bu hücrelerin yakın zamanda yağ dokularının düzenlenmesinde rol oynadığı bulundu.
İmmünolog Steven Van Dyken, “Kitin sindiriminin esas olarak konağın kendi kitinazlarına dayandığını düşünüyoruz. Mide hücreleri, adaptasyon olarak adlandırdığımız bir süreçle enzimatik sonuçlarını değiştiriyor. Ancak bu sürecin mikrobiyal girdi olmadan gerçekleşmesi şaşırtıcı, çünkü gastrointestinal sistemde ki bakterilerde kitini parçalayan şey kitinaz kaynakları.” diye açıklıyor.
Farelerde kitinin parçalanmasını sağlayan enzimleri üreten bakteriler değil. Araştırmacılar, bir memelinin diyetteki kitini sindirmesine engel olarak, besinin bağırsaktaki bağışıklık ve metabolik faydalarını uzatmanın alternatif bir yolunu bulmuş gibi görünüyor.
Van Dyken, “Mide kitinazlarını önlemek için çeşitli yollarımız var. Bu yaklaşımları kitin içeren bir gıda ile eşleştirmenin metabolizma üzerinde bir faydası olabilir.” dedi.
Van Dyken ve meslektaşları şimdi elde ettikleri bulguları insan katılımcılar ile genişletebilmeyi umuyor.
Çalışma Science dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Burçin Bağatur