- İnsanoğlunun genetik yapısı, binlerce yıl önce Denisovalılar ve diğer eski insan türleriyle olan genetik etkileşimlerin izlerini taşıyor.
- Bu etkileşimler, özellikle Doğu Asya’da SLC30A9 geninin belirli bir varyantının pozitif seçilim yoluyla evrimleşmiş olabileceğini gösteren yeni araştırmalarla daha belirgin hale gelmiş durumda.
- Özellikle çinkonun sinir sistemi düzenlemesindeki rolü, zihinsel sağlıkla olan ilişkiler üzerine daha fazla araştırmanın gerekliliğini ortaya koyuyor.
Günümüz insanlarının genetik yapısı, binlerce yıl önce Denisovalılarla olan genetik etkileşimlerden önemli ölçüde etkilenmiş durumda. Yapılan yeni araştırmalar eski genetik etkileşimlerin, bazı ruh sağlığı sorunlarına yatkınlığı artırabileceğini gösteriyor.
İspanyol araştırmacılar tarafından bu bağlamda yürütülen bir çalışma, Doğu Asya’daki popülasyonlarda bulunan SLC30A9 geninin belirli bir varyantının, pozitif seçilim sonucunda evrimleşmiş olabileceğini ortaya koyar nitelikte. Bu belirli gen, çinkonun hücre içi düzenlemesinden ve hücre zarları boyunca taşınmasından sorumlu bir role sahip. Çinko, sağlıklı büyüme, nörolojik işlevler ve bağışıklık sistemi için kritik önem taşır, ve bu özel adaptasyon, çinko düzenlemesini değiştirme görevini üstlenir.
Araştırmacılar, genom analizleri yoluyla bu genetik varyantın eski insan türleriyle, özellikle de Denisovalılarla olan melezleşmenin bir sonucu olarak geliştiğini tespit etti. Laboratuvar deneyleri, bu varyasyonun bazı hücresel yapıların çinkoyu işleme biçimi ve metabolizma üzerindeki potansiyel etkileriyle ilişkilendirildiğini gösteriyor.
Peki, bu genetik adaptasyon nereden geliyor? Denisovan genomu ile yapılan yakın bir karşılaştırma, Neandertal popülasyonlarında böyle bir eşleşme olmamasına rağmen, Doğu Asya’da tespit edilen aynı mutasyon için bir eşleşme olduğunu ortaya koydu. UPF’den evrimsel biyolog Ana Roca-Umbert, “Genomik analiz yoluyla, gözlemlenen genetik varyantın geçmişte arkaik insanlarla, muhtemelen Denisovalılarla melezleşmemizden kaynaklandığını fark ettik” diye ekliyor.
Araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen laboratuvar deneyleri, bu genetik varyasyonun çinkonun işlenme şekli ile ilgili olarak güç merkezi olan mitokondri dahil olmak üzere bazı hücresel yapılar üzerinde potansiyel etkileri ile ilişkilendirildiğini de ortaya koydu. Bu veriler, Denisovan varyantının soğuk iklimlere karşı daha iyi bir koruma sağlama teorisini desteklemeye başladı.
Araştırmanın özüne inecek olursak, SLC30A9 geninin belirli bir varyantının, çinko düzenlemesindeki farklılıklar aracılığıyla metabolizma üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu yeni bulgu ışığında, Denisovan varyantının soğuk iklimlere karşı bir avantaj sağladığı teorisi daha da güçlenmiş durumda.
Moleküler biyolog Rubén Vicente, “Gelecekte, hayvan modelleri üzerinde yapılacak çalışmalar, akıl hastalıklarına yatkınlığı anlama konusunda önemli bir adım olabilir” diyerek genetik adaptasyonun zihinsel sağlıkla da ilişkili olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak, bu bulgular eski insan türleriyle olan genetik etkileşimin, günümüz insanlarının genetik yapısını ve ruh sağlığına olan etkilerini anlamamıza önemli bir pencere açıyor. Yapılan araştırmalar, insan genetiğinin evrimini ve bu evrimin ruh sağlığına olan etkilerini daha fazla araştırma gerekliliğini göstermektedir.
Araştırma PLOS Genetics dergisinde yayımlandı.
Derleyen: Dilara Melisa Yaman