- Yapılan yeni bir araştırma, karşılıklı göz temasının etkileşim süresinin yalnızca %12’sinde gerçekleştiğini, doğrudan göz göze temasının ise yalnızca %3,5 olduğunu ortaya çıkardı.
- İletişimde göz temasına yapılan geleneksel vurguya rağmen katılımcılar, çoğunlukla birbirlerinin ağızlarına ve gözlerine aynı anda bakmak yerine tek tek baktılar.
- Çalışma, etkileşimler sırasında belirli sosyal mesajların iletilmesinde farklı bakış kalıplarının potansiyel önemine vurgu yapıyor.
Kanada’da yapılan çalışma, 18 ila 24 yaşları arasındaki bir birini tanımayan 15 çiftin konuşma esnasındaki göz teması dinamiklerini inceledi. Çalışma, konuşma sırasında karşılıklı göz temasının nadir olduğunu ortaya koydu; bu durum, etkileşim süresinin sadece yaklaşık %12’sinde gerçekleşirken doğrudan göz temasının bunun sadece %3.5’ini oluşturduğunu gösterdi. Bu nadirlik, iletişimde göz temasının yerleşik önemi ile çelişiyor.
Araştırmacılar, mobil göz takip gözlükleri kullanarak katılımcıların birbirlerinin ağızlarına ve gözlerine daha sık baktıklarını buldu. Şaşırtıcı bir şekilde, doğrudan göz teması gerçekleştiğinde bir kişinin sonraki etkileşimlerde karşısındaki insanın bakışını takip etme olasılığını öngördü. Gözlerin karşıdaki insanın ağzını takip etmesi en yaygın olan bakış olarak dikkat çekti.
İletişimde geleneksel olarak yer verilen göz temasının önemine rağmen bu çalışma, katılımcıların doğrudan göz temasına minimum zaman ayırdığını ortaya koyuyor. Araştırmacılar, etkileşimler sırasında farklı bakış şekillerinin belirli sosyal mesajları iletmekteki potansiyel önemini vurguladılar.
Gelecek çalışmalar, konuşma bağlamının yüz yüze etkileşim modellerini nasıl etkilediğini ortaya çıkarabilir. Özellikle de arkadaşlar arasındaki ve yabancılar arasındaki konuşmaların dinamiklerini göz önünde bulundurarak daha geniş sonuçlar elde edilebilir.
Derleyen: Eliz Canyurt