- Artık yıl, normalde 365 gün olan bir takvim yılının, şubat ayının dört yılda bir 29 gün çekmesiyle oluşan 366 günlük yıllardır.
- Bu yıl, şubat ayı 29 gün çekeceği için bir artık yıl daha yaşanacak.
- Artık yıllar temelde, Dünya’nın Güneş etrafındaki bir turu ile bir takvim yılını denk getirmeyi amaçlıyor. Ancak artık yıl hesaplamalarıyla da bir takvim yılı tam olarak Dünya’nın Güneş etrafındaki bir yılına denk düşmüyor.
Bu yıl, şubat ayı 29 gün çekeceği için dört yılda bir gelen artık yıllardan olacak. Peki artık yıllar neden var ve takvimlerde onlara neden ihtiyaç duyuyoruz?
Artık yıllar, 365 yerine 366 takvim gününe sahip olan yıllardır. Artık yıllar dünyanın çoğunluğu tarafından kullanılan Miladi takvimde her dört yılda bir gerçekleşiyor. Bazı yüzüncü yıllar (örneğin 1900) veya sonu “00” ile biten yıllar hariç 2020 ve 2024 gibi dörde bölünebilen her yıl artık yıl olarak yaşanıyor. Takvimlerde aynı tarih, birbirini takip eden yıllar arasında yalnızca tek bir gün ileri gidiyor. Artık yıllarda ise mart ayından itibaren artık yılın her tarihi, bir önceki yıla göre fazladan bir gün ileri gidiyor. Bu nedenle bu yıllara “artık” ismi veriliyor. Örneğin 2023’te 1 Mart, çarşamba gününe denk gelmişti ancak 2024’te cuma gününe denk gelecek.
İbrani takvimi, İslami takvim, Çin takvimi ve Etiyopya takvimi de dahil olmak üzere diğer takvimlerin de artık yıl versiyonları var. Ancak bu artık yılların hepsi dört yılda bir gelmiyor ve genellikle Miladi takvimdekilerden farklı yıllarda gerçekleşiyor. Bununla birlikte bazı takvimlerde birden fazla artık gün ve hatta kısaltılmış artık aylar da var. Miladi takvim ayrıca, artık yıllara ve artık günlere ek olarak en son 2012, 2015 ve 2016’da olmak üzere belirli yıllara ara sıra eklenen bir avuç artık saniyeye de sahip. Ancak küresel zaman yönetiminden sorumlu kuruluş olan Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu (IBWM) 2035 yılından itibaren artık saniyeleri kaldıracak. Geçtiğimiz hafta, bilim insanları ve hükümet kurumlarından oluşan uluslararası bir koalisyon, resmî olarak 2035’te sona erecek olan zaman işleyişi sisteminin kullanımdan kaldırılması yönünde oy kullandı.
Artık yıllara neden ihtiyacımız var?
İlk bakışta, tüm bu fazlalık bir günler gereksiz gibi görünebilir. Ancak bu artık yıllar çok önemli ve onlar olmasaydı yıllar çok daha farklı olurdu. Nasıl mı? Artık yıllar, Miladi takvimdeki tek bir yılın bir güneş yılından veya tropikal yıldan biraz daha kısa olması nedeniyle var. 1 takvim yılı, kabaca Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşünü tamamlamasına denk geliyor. Ancak bir güneş yılı 365,24 gün veya 365 gün, 5 saat 48 dakika ve 56 saniye denk geliyor. Kısaca artık yıllar, Miladi takvimin güneş etrafındaki yolculuğumuzla senkronize kalması anlamına geliyor.
Bu farkı hesaba katmazsak, geçen her yıl için bir takvim yılı ile bir güneş yılının başlangıcı arasındaki fark 5 saat 48 dakika ve 56 saniye genişler ve zaman içinde bu durum mevsimlerin zamanlamasını değiştirir. Örneğin, Ulusal Hava ve Uzay Müzesine göre artık yılları kullanmayı bırakırsak yaklaşık 700 yıl sonra Kuzey yarım kürenin yazı haziran yerine aralık ayında başlar. İşte artık yıllar tam bu noktada devreye giriyor çünkü dört yılda bir eklenen fazladan bir gün, bu süre zarfında biriken farkla yaklaşık aynı uzunluğa denk geliyor. Ancak sistem mükemmel değil. Artık yıllarla her dört yılda bir yaklaşık 44 dakika ya da her 129 yılda bir gün fazladan kazanıyoruz. Bu sorunu çözmek için 1600 ve 2000 gibi 400’e bölünebilenler hariç, her yüzüncü yılda artık yılları atlıyoruz. Ancak o zaman bile takvim yılları ile güneş yılları arasında hâlâ küçük bir fark oluyor. 2035 yılına geldiğimizde kaldırılması planlanan artık saniyeler de bu küçük farkın giderilmesine yarıyordu.
Artık yılların tarihi, Antik Roma imparatoru Jül Sezar’ın 12 aya bölünmüş ve 365 günden oluşan Jülyen takvimini başlattığı M.Ö. 45 yılına kadar uzanıyor. Şu an kullandığımız Miladi takvim de küçük bir düzenlemeyle beraber hâlâ aynı sistemden yararlanıyor. Houston Üniversitesine göre Jülyen takvimi istisnasız her dört yılda bir artık yılları içeriyordu. M.Ö. 46’da toplam 445 gün süren ve 15 ayı içeren “son karışıklık yılı” sayesinde ise bir takvim yılı Dünya’nın mevsimleriyle senkronize edildi.
Yüzyıllar boyunca Jülyen takviminin mükemmel bir şekilde işlediği görüldü. Ancak 16. yüzyılın ortalarında astronomlar, Paskalya gibi önemli bayramların artık ilkbahar ya da bahar ekinoksu gibi belirli olaylarla eşleşmemesi nedeniyle mevsimlerin beklenenden yaklaşık 10 gün önce başladığını fark etti. Bunu düzeltmek için Papa XIII. Gregory, 1582 yılında Jülyen takvimi ile aynı olan ancak çoğu yüzüncü yıl için artık yılların hariç tutulduğu Miladi takvimi tanıttı.
Yüzyıllar boyunca Miladi takvim yalnızca İtalya ve İspanya gibi Katolik ülkeler tarafından kullanıldı. Ancak kullanılan diğer yıllar, Katolik ülkelerin yıllarından büyük ölçüde sapmaya başladığı için 1752’de Büyük Britanya gibi Protestan ülkeler tarafından da benimsendi. Takvimler arasındaki tutarsızlık nedeniyle daha sonra Miladi takvime geçen ülkeler, dünyanın geri kalanıyla senkronize olmak için günleri atlamak zorunda kaldı. Örneğin, Greenwich Kraliyet Müzelerine göre İngiltere 1752’de takvimleri değiştirdiğinde 2 Eylül’ü, 14 Eylül takip etti.
Uzak gelecekte bir noktada, Miladi takvim güneş yıllarıyla saniyesi saniyesine senkronize olamadığı için yeniden değerlendirilmek zorunda kalabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi binlerce yıl alacaktır.
Derleyen: Fatma Ebrar Tuncel