- Araştırmacılar, solunum yoluyla vücudumuza giren mikroplastiklerin akciğerlerimizdeki hareketlerini inceledi.
- Plastikler boyutlarına ve hızlarına göre sınıflandırıldı ve burun boşluğundan bronş ağacının 13. nesline kadar olan ilerlemeleri kaydedildi.
- Plastiklerin solunum yollarında iltihaplanma, oksidatif stres, akciğer dokusu hasarı veya sistemik işlev bozukluğu gibi durumları tetikleme kapasitesi var.
Plastik kirliliğinin minik parçaları her gün insan vücudunu farkında olmadan sadece yemekten ve içmekten değil, nefes almaktan bile istila ediyor. Bazı tahminlere göre ortalama bir insan, her hafta bir kredi kartı değerinde plastik soluyor ve bunun sağlık üzerindeki etkileri bilinmiyor. 2022 yılında bilim insanları ilk kez insan akciğerinin en derin bölgelerinde saklanan mikroplastikleri buldu.
Plastiğin dünya çapında yayılması sadece üzerimize çökmekle kalmadı, içimize de çöktü ve bilim insanları şimdi bu kirleticileri soluduğumuzda nereye gittiklerini, ne kadar süre etrafta kaldıklarını ve toksik etkileri olup olmadığını anlamak için acele ediyorlar. Sydney Teknoloji Üniversitesindeki (UTS) araştırmacılar şimdi plastiğin solunum sisteminden geçişini takip ettiler. Geliştirdikleri model, 2023 yılında mikroplastik ve nanoplastiklerin solunum yollarımızda toplanabileceği sıcak noktaları belirlemeye yönelik öncü bir girişimin üzerine inşa edildi.
Önceki çalışma çoğunlukla üst solunum yolunun modellenmesine odaklanmıştı, ancak yeni çalışma hava ve partiküllerin “burun boşluğundan bronş ağacının 13. nesline kadar” tüm yol boyunca nasıl ilerlediğini dikkate alıyor. Ayrıca yavaş, orta ve hızlı olmak üzere üç farklı solunum hızı; büyük mikroplastikler, mikroplastikler ve nanoplastikler olmak üzere üç farklı boyutta plastik parça modellendi.
Araştırmacılara göre sonuç, yerçekiminin plastikleri bir yüzeye sürükleme şekli ile rüzgârın onları bir geçit boyunca savurma şekli arasında hassas bir dengede. Model, normal bir nefes alma hızında, havadaki mikroplastiklerin burun boşluğunun yüzey alanının yarısını kaplayabileceğini gösteriyor.
Daha yavaş nefes alma hızlarında, orta büyüklükteki kirleticiler büyük ölçüde burun boşluğu, ses kutusu ve nefes borusunun boğaza bağlandığı kavşak dahil olmak üzere üst hava yolunda birikiyor. Daha küçük, toz benzeri partiküller üst ve alt solunum yolu boyunca daha eşit bir şekilde dağılıyor. Daha büyük mikroplastikler üst hava yollarında hızlı birikme eğilimi gösterirken daha küçük nanoplastiklerin kaçma veya daha derin hava yolu nesillerine ulaşma olasılığı daha yüksek.
Ekip gelecekteki modellerin, plastik parçacıkların oksijen ve karbondioksitin değiş tokuş edildiği alveolar keselere nasıl sızabileceği ve ayrıca solunum yolundaki mukus ve kirpiklerin plastik sızıntıları nasıl yakalayabileceği veya temizleyebileceği hakkında bilgi içermesi gerektiğini söylüyor.
Bulgular, bilim insanlarının plastik parça ne kadar küçükse, akciğerin derinliklerine nüfuz etme ve muhtemelen önemli gaz değişiminin gerçekleştiği alveolar keselere sızma olasılığının o kadar yüksek olduğundan şüphelenmelerine yol açan önceki çalışmaları destekliyor. Bu tehdide neden olan sadece içecek şişeleri gibi bozunmuş plastik ürünler de değil. Tanecikli diş macunu gibi yaygın kozmetik ürünler de bu küçük parçalarla kasıtlı olarak üretiliyor. Bazı raporlar Hindistan’da diş macununun her yıl 1,4 milyar gram mikroplastik parçacığın yayılmasından sorumlu olduğunu tahmin ediyor.
Solunduğu takdirde deneysel kanıtlar; bu tür küçük plastiklerin solunum iltihaplanma, oksidatif stres, akciğer dokusu hasarı veya sistemik işlev bozukluğu gibi durumları tetikleme kapasitesine sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ancak şu ana kadar mikroplastiklerin potansiyel sağlık sonuçları üzerine yapılan araştırmalar çoğunlukla hayvan modelleri ve insan hücreleriyle sınırlı kaldı.
Yakın tarihli bir çalışma, ameliyat hastaları arasında yapılmış ve vücutlarının ana atardamarlarından birinde daha fazla plastik bulunanların sonraki yıllarda kalp krizi, felç veya ölüm riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Sonuçlar göz önüne alındığında kalp sağlığı ve plastik kirleticiler arasındaki ilişkilerin daha fazla araştırılması gerekiyor.
Sydney Teknoloji Üniversitesinden Makine Mühendisi Suvash Saha, “Plastik partikül hava kirliliği artık her yere yayılmış durumda ve soluma, insanların maruz kalması için en olası ikinci yol olarak öne çıkıyor.” diyor. İnsanların sağlığı için toksikologların, her yerde bulunan bu partikülleri soluduğumuzda nereye gittiklerini ve vücudumuza ne yaptıklarını tam olarak anlamaları çok önemli.
Derleyen: Esin Özcan