- Fotoğraf makineleri ortalama bir tüketicinin kullanımına sunulduğundan beri ebeveynler çocuklarının önemli dönüm noktalarının fotoğraflarını çekmekte ve paylaşmakta.
- Ancak son on yılda, çocuklarımızın fotoğraflarını paylaşma şeklimiz, benzersiz bir dizi önemli konuyu beraberinde getiren dijital bir boyut da kazandı.
- Çocuklarınızın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak onların mahremiyetini ihlal edebilir ve hatta gelecekte onları risk altına sokabilir.
Anne iseniz hamileliğinizi sosyal medyada duyurmadan, baba iseniz “baba oluyorum” nidalarını Instagram’da atmadan önce, çocuğunuzun dijital ayak izini nasıl en aza indireceğinizi ve onun haklarına nasıl saygı göstereceğinizi düşünmeye başlamalısınız.
Onay Meselesi
Gençler genellikle çevrimiçi gizlilik konusunda çok az endişe duyan “dijital yerliler” olarak tasvir edilir, ancak araştırmalar bu varsayımı desteklemiyor. London School of Economics ve her yıl bir çok kuruluş tarafından gerçekleştirilen aile görüşmeleri, dört yaşından küçük çocukların resimleri internette paylaşılmadan önce kendilerine danışılmasını tercih ettiklerini ortaya koymuş durumda. Bazı çocuklar da ebeveynlerinin resimlerini daha az sıklıkta paylaşmalarını istediklerini ifade ediyor.
Çocuklar ergenlik çağına girdikçe, imajları üzerindeki kontrol arzuları da artıyor: Sosyal bilince sahip gençler, çevrimiçi hesaplarını düzenlemek için özel bir çaba sarf etmekte, çoğu zaman dikkatleri arkadaşlarıyla paylaştıkları gerçek, özel hesaplardan uzaklaştırmak için ‘sahte’ Instagram (“finstagram”) profilleri oluşturmakta. Özel hesaplara sahip olmak, gençlerin aile üyeleri tarafından yargılanma endişesi olmadan imajlarını denemelerine olanak tanıyan bir yol. Çocuğunuzun akranlarına göstermek istediği kişiliğiyle çelişen ya da hoş olmayan bir fotoğrafı herkese açık bir şekilde paylaşmak, çocuğunuzun mahremiyet ve özerklik konusundaki bu güçlü isteğini ihlal edebilir.
Tüm gençlerin sosyal medyada özel hayatlarını paylaşmaktan hoşlandıkları da aslında sadece bir efsanedir; aslında bilinenin aksine bazı gençler “selfie” paylaşmaktan aktif olarak kaçınırken, diğerleri sosyal medyayı tamamen kullanmamayı tercih eder. Çocuklarınızın görüntülerini küçük yaşlardan itibaren paylaşmaya başladığınızda, onları kendi çevrimiçi katılım düzeylerini seçme hakkından mahrum bırakmış olursunuz.
Çocukların ebeveynlerinin internette paylaştıklarından duydukları endişe, basit bir utanma korkusundan çok daha fazlasına dayanmakta. Ebeveynler tarafından paylaşılan görüntüler ve anekdotlar, akranlarını tehdit etmek, küçük düşürmek veya başka şekillerde zarar vermek isteyen zorbalar için kullanışlı malzemeler haline gelebilir. Bu tehlike, gençlerin hem çevrimiçi hem de çevrimdışı tacizle mücadele etmek zorunda kaldığı bir çağda özellikle endişe verici.
Veri Toplamanın Tehlikeleri
Dijital fotoğraflar durağan görüntüler gibi görünebilir, ancak bu görülenin altında gizlenmiş zengin veriler içerirler. Unutmamanız gereken ilk şey kötü niyetli kişilerin tek bir fotoğraftan bir kişinin adını, yerini ve doğum tarihini bulabildikleridir. Birisi sizin veya çocuğunuzun tam adını ve konumunu öğrendiğinde, adresiniz ve telefon numaranız gibi diğer ayrıntıları bulması genellikle nispeten daha kolaydır. Çocuğunuzun fotoğrafını Facebook ve Instagram gibi belirli sosyal medya sitelerinde paylaşmak da çocuğunuzu yüz tanıma yazılımına maruz bırakacaktır.
Bu tür kişisel verileri dünyayla paylaşmanın doğasında olan fiziksel tehlikelere ek olarak, çocuğunuzun fotoğraflarını yayınlamak, çocuğunuzun kimlik hırsızlığına maruz kalması ve “dijital kaçırılma” riskini artırabilir. Dijital kaçırma, insanların bir çocuğun görüntülerini çaldığı ve daha sonra o çocuk kendilerininmiş gibi davrandıkları (çalıntı görüntüleri kendi sosyal medya hesaplarında yayınlayarak) bir kimlik hırsızlığı biçimi. Bu konudaki en taze veri İngiltere’den. Birleşik Krallık’taki ünlü dijital bankac Barclay’s tarafından oluşturulan tahminlere göre, 2030 yılına kadar ebeveynlerin herkese açık fotoğraf paylaşımı tüm kimlik dolandırıcılığının üçte ikisini oluşturacak potansiyele sahip.
Yağmacı pazarlama adı verilen taktiklerinin online dünyada yükselişi, olması gerektiğinden fazla veri paylaşımından kaçınmak için bir başka neden sunmaktadır: Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler, mali durumumuz, yaşımız, ırkımız, dinimiz, siyasi görüşümüz vb. hakkındaki çevrimiçi veriler sürekli olarak toplanmakta ve reklamcılara satılmaktadır. Çocuğunuz hakkında ne kadar çok veri sağlarsanız, reklamcıların onu bilinçli satın alma kararları verecek yaşa gelmeden hedeflemesi o kadar kolay hale gelir.
Çocuğunuzun resimlerini gizlilik filtrelerinin arkasına kilitleseniz bile (ki birçok ebeveyn bunu yapar), ailenizin kişisel bilgilerini sandığınızdan daha fazla paylaşıyor olabilirsiniz. Örneğin pek çok kişi Facebook’ta yabancıları ve tanıdıklarını arkadaş listesine ekleyerek çocuklarının fotoğraflarını tüm arkadaşlarına görünür hale getiriyor. Veri ihlalleri de aileniz hakkındaki hassas bilgileri bilgisayar korsanlarına ve kimlik hırsızlarına ifşa edebilir.
Çocuğunuzun Fotoğraflarını Nasıl Güvenle Paylaşabilirsiniz?
Sosyal medya paylaşımı, bireysel durumlarına bağlı olarak aileler için faydalı olabilir. Örneğin, coğrafi olarak uzak akrabalarınız varsa, Facebook ve benzeri siteler herkesi bir araya getirmek için uygun bir yol sağlar. Çocuklarınız için riskleri sınırlarken sosyal medyanın olumlu yönlerinden yararlanmak için aşağıdaki stratejileri kullanmayı deneyin:
► Çocuklarınızın fotoğraflarını sadece aile üyeleri ve yakın arkadaşlarınızla paylaşın. Ailenizden ve arkadaşlarınızdan çocuklarınızın görüntülerini çevrimiçi paylaşmamalarını isteyin. Bunu yapmazlar ise sizin gizli tutmaya çalışarak küçük bir ağ oluşturmanız, sadece onlarla bu verileri paylaşmanız anlamsız bir hale gelecektir.
► Konum servislerini ve yüz tanıma özelliğini mümkün olduğunca kapatın. Evinizin önü gibi konumunuzu belli edebilecek yerlerde fotoğraf çekmemeye dikkat edin. Yabancılar bu tür görüntülerden çocuğunuzun doğum tarihini ve konumunu öğrenebileceğinden, çocuğunuzun doğum günü partisi fotoğraflarını asla herkese açık olarak yayınlamayın.
► Dijital görüntülerinizden EXIF meta verilerini kaldırın. Meta verileri silmek, fotoğraflarda kodlanmış gizli bilgilerden kurtulmanızı sağlayarak fotoğraflarınızın sızdırılması durumunda bir miktar koruma sağlar.
► Çocuklarınızla çevrimiçi gizlilik hakkında konuşun. Çocuklarınızı çevrimiçi ortamda çok fazla kişisel bilgi paylaşmanın tehlikeleri konusunda bilinçlendirin. Çocuğunuzun resmini internet üzerinden arkadaşlarıyla ve aile üyeleriyle paylaşmadan önce mutlaka onun onayını alın.
Kişisel güvenlik, sınırlar ve karşılıklı saygı gibi önemli konuları çocuğunuzla tartışmak, onun değerli sosyal beceriler geliştirmesine ve size olan güvenini yeniden teyit etmesine yardımcı olacaktır. Çocuğunuz sonunda sosyal medyaya katılmamaya karar verse bile, bu biligiler giderek karmaşıklaşan bir dünyada başarılı olmasına yardımcı olacaktır.