The Final Experiment adlı girişim sırasında şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. Düz Dünya teorisinin önde gelen savunucuları, Antarktika’ya yapılan çığır açıcı bir seyahatin ardından görüşlerini yeniden değerlendirmeye başladı. Tanınmış bir Düz Dünya savunucusu olan Jeran Campanella, Güneş’in davranışı hakkındaki yanlış inancını kabul etti: daha önce 24 saat süren bir Güneş ışığına inanmadığını belirtti.
Denver’lı bir rahip olan Will Duffy’nin üç yıl boyunca organize ettiği proje, Düz Dünya savunucuları ile “küreciler” olarak adlandırılan içerik üreticileri arasındaki tartışmayı Güney Kutbu yakınındaki Union Glacier Kampı’nda doğrudan gözlem yaparak çözmeyi amaçladı. Güney Kutbu’ndan 1.138 kilometre uzaklıkta bulunan bu kamp, ekiplerin Güneş’in batmadan gökyüzünde dolaştığını görmesi için mükemmel bir konum sundu. Bu olay, Dünya’nın küresel yapısıyla tutarlı bir fenomendi.
Tarih boyunca Dünya’nın şekliyle ilgili inançlar değişiklik gösterdi. Modern Düz Dünya fikirleri, 19. yüzyılda dini ve siyasi motivasyonlarla desteklenen, bilimsel uzlaşıya karşı bir anlatı olarak ivme kazandı. Sosyal medya, bu görüşleri güçlendirerek akademi ve hükümet gibi geleneksel bilgi otoritelerine duyulan güveni sorgulayan bir topluluk yarattı. İletişim uzmanı Jennifer Beckett, otoriter bilgiye yönelik şüpheciliğin artışını vurguladı.
Antarktika’da Dünya’nın 23 derecelik eksen eğikliği nedeniyle yalnızca iki mevsim yaşanıyor.
Düz Dünya savunucuları için Güneş’in konumundaki değişimler veya ufka doğru yaklaştıkça nesnelerin yüksekliklerindeki farklılıklar, Antarktika’nın çevrelediği düz bir Dünya inancıyla uyumlu olmalı ancak bilimsel açıklamalar, bu tür fenomenlerin Dünya’nın eksen eğikliği ve yörüngesel hareketinin bir sonucu olduğunu ve kutuplarda sürekli gündüz ya da gece dönemlerine yol açtığını belirtiyor.
Sürekli Güneş ışığını gözlemlemesine rağmen Düz Dünya YouTube içerik üreticisi Austin Whitsitt ikna olmadığını belirtti ve bunu yalnızca “tek bir veri noktası” olarak değerlendirdi. Bu tepki, inanç oluşturmanın karmaşıklığını, güvenilir deneyimlerin ve kişisel algıların etkisini vurguluyor. The Final Experiment, derinlemesine inanılan fikirleri test etmenin ve güven inşa etmenin önemini ortaya koyarak bu çabanın göz açıcı olsa da kesin bir çözümden uzak olduğunu gösteriyor.
Derleyen: Eliz Canyurt