Columbia Üniversitesi mühendisleri, yoğurttan elde edilen hücre dışı veziküllerle (EV) yeni nesil biyolojik bir jel geliştirdi. Bu jel, vücut dokularını kimyasal katkı olmadan onarabiliyor ve geleceğin tıbbi tedavilerine kapı aralıyor.
Detaylar haberimizde…


Yoğurt Temelli Biyoteknoloji: Bilim İnsanlarından Çığır Açan Buluş
Columbia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden bir araştırma ekibi, yoğurttan elde edilen biyolojik parçacıklarla (hücre dışı veziküller – EV’ler) yenilikçi bir tedavi jeli geliştirdi. Bu yeni biyolojik materyal, yalnızca tedavi edici moleküller taşımakla kalmıyor; aynı zamanda kendi yapısını da oluşturabiliyor. Canlı dokuları taklit eden bu jel, fareler üzerinde yapılan deneylerde herhangi bir kimyasal maddeye ihtiyaç duymadan kan damarlarının oluşumunu ve doku yenilenmesini destekledi.
- Yoğurt Temelli Biyoteknoloji: Bilim İnsanlarından Çığır Açan Buluş
- Biyolojik Hidrojellerde Yeni Nesil: EV Tabanlı Yapılar
- Çift Fonksiyonlu EV’ler: Yapı ve İletişim Aracı
- Küresel İş Birliğiyle Gelen İnovasyon
- Canlı Model Deneyleri: Farelerde Başarılı Sonuçlar
- Geleceğin Tıbbında Gıda Kaynaklı Malzemelerin Rolü
25 Temmuz 2025 tarihinde Matter dergisinde yayımlanan çalışma, gıda kaynaklı biyoteknolojinin insan sağlığında nasıl devrim yaratabileceğine dair güçlü bir örnek sunuyor.
Biyolojik Hidrojellerde Yeni Nesil: EV Tabanlı Yapılar


Çalışmanın baş araştırmacısı olan Columbia Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Santiago Correa, araştırma ekibiyle birlikte enjeksiyon yoluyla uygulanabilen yeni bir biyolojik hidrojel sistemi tasarladı. Bu sistemin temel bileşeni, süt ürünlerinden — özellikle yoğurttan — elde edilen hücre dışı veziküller oldu.
Hücre dışı veziküller, hücreler tarafından doğal olarak salgılanan, protein ve genetik materyal gibi biyolojik bilgileri taşıyan mikroskobik parçacıklardır. Bu veziküller, hücreler arası iletişimi kolaylaştırarak klasik sentetik malzemelerin sağlayamadığı biyolojik etkileşimleri mümkün kılıyor.
Çift Fonksiyonlu EV’ler: Yapı ve İletişim Aracı
Yapılan tasarımda EV’ler çift görev üstleniyor: hem tedavi edici sinyalleri taşıyorlar hem de biyouyumlu polimerlerle çapraz bağlanarak jelin yapısını oluşturuyorlar. Araştırma ekibi, EV’lerin sınırlı erişilebilirliğini aşmak için yoğurttan elde edilen vezikülleri kullanarak, daha büyük miktarlarda ve biyolojik etkinliği korunmuş jel üretmeyi başardı.
Dr. Correa, “Projemiz başlangıçta EV bazlı bir hidrojel üretme sorusuyla başladı. Yoğurt EV’leri başlangıçta sadece modelleme amacıyla kullanıldı ancak beklenenden fazlasını sundular. Bu parçacıkların doğal bir yenileyici potansiyele sahip olduğunu keşfettik,” ifadelerini kullandı.
Küresel İş Birliğiyle Gelen İnovasyon
Bu dikkat çekici çalışma yalnızca Columbia Üniversitesi’nden araştırmacıların değil, aynı zamanda İtalya’daki Padova Üniversitesi’nden gelen bilim insanlarının da katkısıyla gerçekleşti. Padova Üniversitesi’nden Elisa Cimetta ve yüksek lisans öğrencisi Caterina Piunti, tarımsal kaynaklı EV’lerin temini konusunda uzmanlık sağladı. Bu uluslararası iş birliği, EV’lerin çeşitli kaynaklardan elde edilerek biyolojik materyallere entegre edilebileceğini gösterdi.
Sistemin modüler yapısı sayesinde, memeli hücrelerinden veya bakterilerden türetilmiş EV’lerle de uyumlu olduğu ispatlandı. Bu esneklik, yara iyileşmesi ve doku onarımı gibi tıbbi alanlarda geniş kapsamlı kullanım imkânı sunuyor.
Canlı Model Deneyleri: Farelerde Başarılı Sonuçlar
Çalışma kapsamında yapılan hayvan deneyleri, yoğurt EV’leriyle oluşturulan jelin biyouyumlu olduğunu ve farelerde bir hafta içerisinde güçlü bir damar oluşumunu tetiklediğini ortaya koydu. Jel, herhangi bir olumsuz bağışıklık tepkisine neden olmadı; aksine, iltihap önleyici hücre türlerinin baskın olduğu özgün bir bağışıklık ortamı oluşturdu.
Araştırma ekibi, bu bağışıklık tepkisinin doku onarım sürecine nasıl katkı sağladığını araştırmaya devam ediyor. NSF araştırma bursiyeri Artemis Margaronis, bu gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi: “Vücudun doğal ortamını taklit eden ve aynı zamanda iyileşmeyi hızlandıran bir materyal geliştirmek, rejeneratif tıp için bambaşka olanakların kapısını aralıyor.”
Geleceğin Tıbbında Gıda Kaynaklı Malzemelerin Rolü
Araştırmacılar, elde ettikleri bu buluşla yalnızca bir tedavi yöntemi sunmakla kalmadı; aynı zamanda gıda kaynaklı biyoteknolojik ürünlerin tıbbi materyal üretiminde ne kadar etkili olabileceğini de gösterdi. Jel, enjeksiyon yoluyla doğrudan hasarlı dokuya uygulanabiliyor, bu da lokalize ve etkili tedaviler için önemli bir avantaj.
Çalışmanın sonucunda Columbia Üniversitesi bu yenilikçi teknoloji için patent başvurusunda bulundu. Gıda ile biyomedikal mühendisliğin kesişim noktasında yer alan bu araştırma, ilerleyen yıllarda doku mühendisliği, yara iyileşmesi ve bağışıklık sistemi terapilerinde devrim yaratabilir.
Kaynakça:
· Camryn Hadley, “Columbia Scientists Made a Gel From Yogurt That Heals Tissue, and It Works”, SciTechDaily, 3 Ağustos 2025 SciTechDaily
· Columbia University School of Engineering and Applied Science, “Columbia scientists turn yogurt into a healing gel that mimics human tissue”, ScienceDaily, 29 Temmuz 2025 ScienceDaily
· Margaronis, A. ve diğerleri, “Extracellular vesicles as dynamic crosslinkers for bioactive injectable hydrogels”, Matter, 25 Temmuz 2025; DOI: 10.1016/j.matt.2025.102340
· ERC Starting grant (MICRONEX 759467, PI: Elisa Cimetta)
· Simons Electron Microscopy Center – Simons Foundation (SF349247)
Derleyen: Eda Azap Öztemel
Yazar