Kediler, düşerken ayaklarının üzerine inme konusunda olağanüstü bir akrobatik yeteneğe sahip. Bu beceri, bir asırdan uzun süredir bilim insanlarının ilgisini çekti. Hem mecazi hem de gerçek anlamda bu fenomen, 19. yüzyılın sonlarında kronofotografinin icadıyla birlikte kapsamlı bir şekilde incelenmeye başlandı. 1894 yılında Fransız bilim insanı Étienne-Jules Marey, kedilerin düşerken bedenlerini nasıl döndürdüklerini ve zarif bir şekilde yere indiklerini gösteren yüksek hızlı fotoğraflar çekti.
1950’lerde mikro yer çekimi koşullarını simüle eden parabolik uçuşlardaki ilerlemeler, araştırmacıları kedilerin ağırlıksızlık durumunda bu yeteneklerini koruyup koruyamayacaklarını test etmeye yönlendirdi. ABD Hava Kuvvetleri, Convair C-131 Samaritan uçağında bu deneyleri gerçekleştirdi ve kedilerin havada dönmeye çalışırken zorlanmalarına rağmen kısmen başarılı olduklarını belgeleyen video görüntüleri kaydetti. Ağırlıksızlık, kedilerin “otomatik refleks hareketlerini” bozsa da kediler kendilerini yeniden yönlendirme çabalarını sürdürdüler.
Daha sonraki çalışmalar, 1957 yılında The Journal of Aviation Medicine‘da belgelenen bir deneyi de içeriyor. Araştırmacılar Siegfried Gerathewohl ve Herbert Stallings, sekiz yavru kediyle parabolik uçuşlar yaparak dengeyi sağlayan iç kulağın önemli bir parçası olan otolit organının rolünü inceledi. 1958 yılına ait fotoğraflar, Lockheed F-94C Starfire kokpitinde rahatsız görünen bir yavru kediyi bile gösteriyor.
Bu bulgular, sadece kedilerin biyomekaniğini anlamaya değil; aynı zamanda mikro yer çekiminde insan hareketini incelemeye de katkı sağladı.
1969 yılında Stanford araştırmacıları Thomas Kane ve M.P. Scher, düşen kedilerin hareketlerini analiz ederek bedenlerini dönen silindirlere benzetti. Bu araştırma, uzayda insan hareketini modellemeye yardımcı oldu ve astronot eğitimini etkiledi. Dikkat çekici bir deneyde bir jimnastikçi, kedi gibi dönme hareketini taklit ederek astronot kıyafetiyle bir trambolinde zıpladı. Bu teknikler günümüzde hala astronot eğitimlerinde kullanılıyor.
Çalışmalar, kedilerin yaratıcılığını ortaya koymakla kalmayıp aynı zamanda insanın uzay keşiflerine olan katkılarını da gözler önüne seriyor.
Kedilerin bu katılımı olmadan, mikro yer çekiminin yönelim üzerindeki etkilerini anlamamız daha az gelişmiş olabilirdi ve bu da insanları uzayla ilgili zorluklara karşı daha hazırlıksız bırakabilirdi.
Derleyen: Eliz Canyurt