Araştırmacılar, insanların farklı duyguları vücutlarının belirli bölgelerinde hissettiklerini haritalandırdı.
Detaylar haberimizde…
Araştırmacılar, farklı duyguların insan vücudunda nasıl ortaya çıktığını haritalandırarak mutluluk, korku, öfke ve aşk gibi 14 yaygın duygu için benzersiz desenler ortaya çıkardı. Katılımcılar, kendi vücut haritalarını oluşturarak duygusal uyarılma veya hissizlik hissettikleri bölgeleri siluetler üzerine işaretlediler. Mutluluk ve aşk neredeyse tüm vücudu harekete geçirirken korku göğüste yoğunlaştı ve öfke kollardan ellere doğru yayıldı. Buna karşılık, depresyon vücutta bir hissizlik yaratarak haritada mavi renkte belirdi.

Bu duygusal haritalama çalışması ilk olarak 2013 yılında Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlandı. Son zamanlarda araştırmacılar, duyguların fiziksel olarak hissedildiği bölgelerin zaman içinde değişip değişmediğini incelemek için bu kavrama yeniden odaklandı.
MÖ 934 ile 612 yılları arasında yazılmış antik Mezopotamya metinlerinden bir milyondan fazla kelimeyi analiz ederek eski insanların duygularını bedensel olarak nasıl algıladıklarını araştırdılar. Akadça yazılmış çivi yazılı tabletlerde, duyguların bedensel ifadeleri betimlenmişti. Çoğu duygu modern algılarla örtüşse de bazıları önemli ölçüde farklılık gösteriyordu.

Örneğin, antik Mezopotamyalılar mutluluğu karaciğerle ilişkilendirirken modern insanlar bunu tüm bedende hissedilen bir duygu olarak tanımlıyor. Benzer şekilde, öfke günümüzde ellerde ve üst vücutta hissedilirken antik çağlarda ayaklarda hissediliyordu.
Aşk duygusu, büyük ölçüde benzer kalsa da geçmişte özellikle karaciğer, kalp ve dizlerle bağlantılıydı. Bu farklılıklar, kültürel ve dilsel değişimlerin duyguların fiziksel deneyimini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.
Araştırmacılar, iScience dergisinde yayımladıkları bulgularında duygusal deneyimlerin hem biyolojik hem de kültürel faktörlerden etkilendiğini vurguluyor. Korku gibi duyguların her zaman aynı vücut bölgelerinde hissedilip hissedilmediği belirsizliğini korusa da çalışma duygusal algının zaman içinde nasıl evrildiğini gözler önüne seriyor. Gelecekteki araştırmalar, bu değişimlerin evrensel mi yoksa kültüre özgü mü olduğunu daha net açıklayabilir.
Derleyen: Eliz Canyurt