Google, Amazon ve Microsoft gibi teknoloji devlerinin önerdiği “deri altı takip çipi”, robot gardiyanlar ve yapay zekâ destekli yargı sistemleri, dijital gözetim çağını yeniden tartışmaya açtı.
Detaylar haberimizde…
İngiltere Adalet Bakanlığı’nın düzenlediği kapalı toplantıda teknoloji şirketlerinden gelen çarpıcı öneriler, dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Suçluların izlenmesi için deri altına yerleştirilecek deri altı çipler, robot hücre görevlileri, otonom mahkûm taşıma araçları ve yapay zekâ destekli karar sistemleri… Bu öneriler, “güvenli toplum” hedefiyle mi sunuluyor, yoksa distopik bir gözetim çağının habercisi mi?
Teknoloji Devlerinden Şaşırtan Deri Altı Çip Önerisi
Londra’da 1 Temmuz 2025’te yapılan toplantıya Amazon, Google, Microsoft, IBM ve Palantir gibi teknoloji devleri katıldı. İngiltere Adalet Bakanı Shabana Mahmood’un liderliğinde gerçekleşen görüşmelerde, 2050 yılına kadar teknoloji ile entegre bir adalet sistemine geçiş hedefi tartışıldı.
Toplantıda sunulan öneriler arasında en dikkat çeken unsur ise sabıkalı bireylerin deri altına yerleştirilecek takip çipleri oldu.
Bu sistemle, denetimli serbestlik altındaki ya da riskli görülen eski hükümlülerin 7/24 anlık olarak takip edilmesi amaçlanıyor. Çiplerin elektronik kelepçelere göre daha az müdahale edilebilir ve daha etkili olduğu savunuluyor.

Robotik, Yapay Zekâ ve Otonom Teknolojiler: Geleceğin Hapishaneleri
Teklifler yalnızca çiplerle sınırlı değil. Toplantıda gündeme gelen diğer radikal öneriler arasında; cezaevlerinde insan personelinin yerine görev yapacak robot gardiyanlar, güvenlik ve maliyet açısından verimlilik sağlayacağı düşünülen sürücüsüz araçlarla mahkûm transferi, mahkûm psikolojisini izleyip, ceza kararlarını desteklemek üzere algoritmalarla çalışan yapay zekâ sistemleri ve suç verilerini analiz ederek potansiyel tekrar suç işleme riskini tahmin edecek kuantum tabanlı analiz yöntemleri bulunuyor.
Bu öneriler, teknoloji devlerinin kamu güvenliği alanındaki mevcut yatırımlarına ve gelecek vizyonlarına dayanıyor. Örneğin;
- IBM, “AI for Public Safety” raporunda yapay zekâ destekli risk analizi ve mahkûm davranışlarının izlenmesine odaklanıyor.
- Microsoft, “Smart Corrections” projeleriyle cezaevlerinde otomasyon ve hareket izleme teknolojileri geliştiriyor.
- Palantir, büyük veri analitiğiyle suç eğilimlerini tahmin etme ve suçlu hareketlerini izleme alanında çözümler sunuyor.
- Boston Dynamics gibi robotik firmalar güvenlik amaçlı insansız görev yapabilen robotlar geliştiriyor.
- Kuantum bilgisayarlar ise henüz deneysel aşamada olsa da, gelecekte suç verilerinin daha derin analizinde kullanılma potansiyeline sahip.
Mahremiyet ve İnsan Hakları Tehlikede Mi?
İnsan hakları savunucuları, bu tür teknolojilerin insan onurunu ve beden bütünlüğünü ihlal edeceği, sürekli gözetimle toplumsal özgürlüklerin kısıtlanacağı uyarısında bulunuyor. Dijital etik uzmanları, teknolojinin güvenlik aracı olmasının yanında baskı ve kontrol mekanizmasına dönüşme riskini vurguluyor.
İnsan hakları grupları tekliflere alarm verdi. Bilgi Özgürlüğü talebiyle toplantıyı ortaya çıkaran kar amacı gütmeyen kuruluş Foxglove’un savunuculuk direktörü Donald Campbell, “Adalet bakanlarının mahkumları yönetmek için robotları kullanmayı, davranışlarını izlemek için insanların derisinin altına cihaz yerleştirmeyi veya gelecekte ne yapacaklarını ‘tahmin etmek’ için bilgisayarları kullanmayı tartışmak için teknoloji sektörüyle birlikte oturduklarını bilmek ürpertici” dedi.
Toplantıdaki bazı katılımcılar, bu tür araçların yanlış uygulanması durumunda “distopik sonuçlar” ortaya çıkarabileceği konusunda uyardı.
Özellikle deri altı takip cihazları, insan hakları kuruluşlarının sert tepkisini çekti. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), bu önerileri “beden bütünlüğüne açık müdahale” ve “kalıcı dijital gözetim” olarak nitelendirdi.
BBC’ye konuşan dijital etik uzmanı Prof. Clara Dunham, önerilerin distopik filmleri aratmadığını belirtti:
“Bu tür izleme teknolojileri toplumu daha güvenli hale getirmek yerine korkuya ve otosansüre sürükleyebilir. Teknolojiyle kontrol edilen bir insan modeli kabul edilemez.”
Sosyal medyada ise “Black Mirror gerçek oldu” yorumları kısa sürede viral hale geldi.

Dijitalleşen Adalet
Adalet Bakanı Shabana Mahmood, basına yaptığı açıklamada önerilerin yalnızca “vizyoner fikir alışverişi” olduğunu ve yasal süreçler olmadan hayata geçirilemeyeceğini belirtti. Ancak aynı zamanda hükümetin 2050 yılına kadar daha dijital, otomatikleşmiş ve veriye dayalı bir adalet sistemi hedeflediğini de vurguladı.
Bu da kamuoyundaki endişeleri azaltmak yerine artırmış durumda. Çünkü teknoloji şirketlerinin adalet sistemine bu denli nüfuz etmesi, yalnızca güvenlik değil; etik, denetim, şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında da ciddi sorular doğuruyor.
Türkiye ve Dünyada Deri Altı Çip
Bu gelişmeler yalnızca İngiltere özelinde değil. Yapay zekâ destekli adalet sistemleri, dijital takip teknolojileri ve veri temelli suç tahmin algoritmaları, son yıllarda ABD, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde de test edilmeye başlandı.
Türkiye’de ise henüz bu ölçekte bir dijital dönüşüm söz konusu değil. Ancak veri güvenliği yasalarının güçlendirilmesi ve kamu denetimi mekanizmalarının oluşturulması, bu tür gelişmelerin ülkeye yansımadan önce tartışılması gereken konular arasında yer alıyor.
Gelecek Güvenli mi, Gözetimli Mi?
Geleceğin hapishanelerinde mahkûmlara deri altı çip yerleştirilmesi, dijital çağın adalet anlayışında kırılma yaratacak nitelikte bir öneri. Bu tür sistemler teknoloji şirketlerinin “verimlilik” ve “güvenlik” vaatleriyle pazarlanıyor olabilir; ancak toplumların üzerinde ciddi gözetim baskısı yaratma potansiyeli de göz ardı edilemez.
Adalet sisteminin dijitalleşmesi, insan onurunu ve haklarını gözeten bir çerçevede yapılmadığı sürece, güvenli toplum hayali, distopik gerçekliğe dönüşebilir.
Derleyen: Merve Tuncel