- The Creator, insanlık ile yapay zeka arasındaki küresel çatışmayı konu alarak, eski bir özel kuvvetler askeri olan Joshua’nın hayatını anlatan distopik bilim kurgu filmi olarak izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
- Film, insansı makinelerin toplum içindeki değişen rollerini ve karakterler arasındaki derin bağı ele alarak, izleyiciyi insan-makine ilişkilerini sorgulamaya teşvik etmeyi amaçlıyor.
Yapay zeka teknolojilerinin dünyamızı derinden etkilediği bir dönemde, 20th Century Studios’un yetenekli yazar ve yönetmeni Gareth Edwards imzası taşıyan “The Creator” filmi, distopik bir geleceğe dair bilgece fikirler sunma potansiyeli taşıyan önemli bir yapım olarak öne çıkmaya hazır gibi duruyor.
Özellikle insanlık ile makineler arasındaki küresel bir çatışmanın merkezinde yer alan ve kurtarıcı figürünü vurgulayan bu yapım, insana karşı katil robotların sembolizmini ve yapay zeka ile insanlık arasındaki karmaşık ilişkileri derinlemesine ele alıyor. Ayrıca, büyüleyici görsel efektleriyle dikkat çekerken, klasik bilimkurgu destanlarının tüm karakteristik özelliklerini bünyesinde barındırıyor.
Bu distopik dünyada, eski bir özel kuvvetler askeri olan Joshua (John David Washington), savaş sonrası döneme geri döner ve bu yeni dünyanın içinde kendine bir yer bulmak arayışına girer. Ancak filmin odak noktası, gizli görevlerinden birinin yanlış gitmesi sonucu istemeden karısı Maya’nın (Gemma Chan) ve doğmamış çocuklarının ölümüne neden olana kadar kendini fark ettirmiyor.
The Creator, bu bağlamda insansı makinelerin toplum içindeki rollerinin evrimini ve karakterler arasındaki içsel bağı ele alan etkileyici bir film olarak ön plana çıkıyor. Simulantlar, yapay zeka destekli uzman işçiler olarak toplumun önemli bir parçası. Joshua, bu savaşın öncesini ve sonrasını yaşamış bir Amerikalı olarak, makinelerin Los Angeles’a nükleer saldırı düzenlediği karanlık günleri çok iyi anlayan bir karakter.
Joshua’nın görevi, genç bir kız Simulant olan Alfie ile tanıştığında filmde derin etik soruların öne çıktığı bir döneme adım atmasıyla başlar. Alfie’nin sessizliği, karakterler arasındaki kimyanın eksikliği ve bu etik ikilemi, izleyici için tam olarak istenilen enerjiyi vermemiş gibi görünüyor. The Creator, insansı simülatörlerin toplum içindeki rolünü ve özellikle eğitimli askerler için neden önemli olabileceğini ele almaktan ziyade, karakterler Joshua ve Alfie arasındaki ilişkinin karmaşıklığına odaklanıyor. Ancak film, arka plandaki karakterlerin bazı klişe ifadeleriyle bu duygusal derinliği izleyiciler için sorgulanır hale getiriyor.
Sonuç olarak, The Creator filmi yapay zekanın doğuştan kötücül bir varlık olmadığını, aslında yaratıcılarının yansıması olduğunu izleyicilere vurgulayarak bir mesaj iletmeyi hedefliyor. Ancak bu mesaj zaman zaman fazla vurgulanıyor ve bu konuda daha ince detaylar kaçırılmış gibi bir sorunu ortaya çıkarıyor.
Ken Watanabe, Allison Janney, Ralph Ineson ve Veronica Ngo gibi deneyimli oyuncuların da yer aldığı The Creator, 29 Eylül’de sinemalarda izleyiciyle buluşacak.
Derleyen: Dilara Melisa Yaman