100 saatlik konuşma kaydının analiz edilmesiyle yapay zeka modellerinin beyin aktivitesini tahmin etmede ne kadar başarılı olduğunu ortaya koydu.
Detaylar haberimizde…
Bulgular, dil yapısının kodlanmadan doğal olarak geliştiğini gösteriyor. Araştırma, dilin nörobilimi açısından çığır açan sonuçlar ortaya koyarak, insan-bilgisayar etkileşiminin geleceği hakkında yeni perspektifler sunuyor.
Yapay Zeka Modelleri Beyni Nasıl Anlıyor?
Bilim insanları, günlük konuşmalar esnasında gerçekleşen karmaşık beyin aktivitesini çözmek için yapay zeka modellerinden yararlandı. Araştırmacılar, bu çalışmanın dilin nörobilimi konusunda yeni bakış açıları sunabileceğini ve gelecekte insanların iletişim kurmasına yardımcı olabilecek teknolojilerin geliştirilmesine öncülük edebileceğini belirtiyor.
Bu çalışmada, sesi metne dönüştürme konusunda oldukça başarılı bir model olan Whisper kullanıldı. Whisper, ses dosyalarını ve metin transkriptlerini analiz ederek sesin metne eşleşmesini öğreniyor.
Bu sayede, daha önce duymadığı sesleri bile istatistiksel analizlerle tahmin edebiliyor. Modelin temel özelliği, dil yapısının belirli kurallar çerçevesinde kodlanmadan öğrenilmesi. Yani, yapay zeka dili kodlanmış kurallar üzerinden değil, tamamen istatistiksel öğrenme yoluyla kavrıyor.
Gerçek Hayatta Beyin Aktivitesi Nasıl İşliyor?
Nature Human Behaviour dergisinde yayımlanan bu çalışma, epilepsi hastaları üzerinde gerçekleştirildi. Hastaların hastanede kaldıkları süre boyunca tüm konuşmaları kaydedildi ve beyin aktiviteleri izlendi. 100 saatten fazla konuşma kaydı boyunca, hastaların her birine 104 ila 255 elektrot yerleştirildi.
Geleneksel olarak, bu tür araştırmalar kontrollü laboratuvar ortamlarında gerçekleştirilirken, bu çalışma gerçek hayatta nasıl konuşulduğunu ve beynin bu süreçte nasıl çalıştığını anlamayı hedefledi. Araştırmacılar, doğal ortamdaki konuşmaları analiz ederek daha kapsamlı bir veri seti oluşturdu ve beynin konuşma süreçlerini nasıl işlediğini daha doğru bir şekilde haritalandırdı.

Beyindeki Dili Anlama Mekanizması
Beynin konuşma sürecinde nasıl çalıştığı konusunda farklı teoriler bulunuyor. Geleneksel görüşe göre, beynin farklı alanları belirli işlevleri özel olarak yerine getiriyor.
Örneğin, üst temporal girus sesleri analiz ederken, alt frontal girus dilin anlamını yorumluyor. Ancak alternatif bir görüşe göre, beyin bölgeleri birlikte çalışarak dil işlemeye yardımcı oluyor.
Bu araştırmada, sesin işlenmesi sürecinde beyindeki farklı alanların belirli bir sıra dahilinde aktive olduğu gözlemlendi. Sesleri işleyen alanlar ilk olarak devreye girerken, anlam çıkarma ve konuşma oluşturma gibi daha karmaşık işlevleri yerine getiren alanlar daha sonradan aktive oldu. Bu bulgular, beynin konuşmayı algılama sürecinin oldukça sistematik bir şekilde işlediğini gösterdi.
Whisper Modeli Beyin Aktivitesini Nasıl Tahmin Ediyor?
Araştırmacılar, Whisper modelini 100 saatlik konuşma kaydının %80’i ile eğiterek, kalan %20’yi tahmin etmesini sağladı. Daha sonra bu tahminler beyin aktivitesiyle eşleştirildi.
Sonuçlar, modelin transkriptleri işlerken fonemler ve konuşma türleri gibi dil yapısına ait özellikleri öğrendiğini ortaya koydu.
Whisper’ın başarısı, dilin doğal olarak geliştiğini ve bu yapay zeka modelinin, insan beyninin dili işleme sürecine benzer şekilde çalıştığını gösterdi.
Model, bir fonemin veya kelimenin ne olduğunu doğrudan öğrenmese de, verileri analiz ederek bunları doğal olarak keşfedebiliyor. Bu durum, yapay zekanın insan beyninin dil işleme mekanizmasına oldukça yakın bir şekilde çalıştığını ortaya koyuyor.
Beynin Dağınık ve Modüler Çalışma Prensibi
Araştırmanın ortaya koyduğu önemli bulgulardan biri, beynin dil işleme sürecinde nasıl çalıştığına dair kanıtlar sunmasıdır. Geleneksel yaklaşıma göre, beynin farklı bölümleri belirli görevleri yerine getirir.
Örneğin, seslerin işlenmesinden sorumlu bölge ile anlamın çıkarılmasından sorumlu bölge birbirinden ayrıdır. Ancak bu çalışma, beynin konuşmayı anlamak için daha dağıtık bir yapı ile çalıştığını gösterdi.
Beynin belirli bölgeleri bazı görevlerle daha fazla ilişkilendirilse de, konuşma sırasında farklı bölgelerin birbirine bağlı olarak çalıştığı gözlemlendi.
Örneğin, işitsel bilgiyi işleyen üst temporal girus, konuşma sırasında dilin anlamını işleyen alt frontal girus ile birlikte aktif hale geldi.
Bu bulgular, beynin konuşmayı anlamak için modüler bir yapıdan çok, entegre ve dağıtık bir yaklaşım benimsediğini gösterdi.
Yapay Zeka ve Beyin Arasındaki Bağlantı
Münih Sinir Bilimleri Merkezi‘nden Leonhard Schilbach, Live Science‘a gönderdiği e-postada, araştırmanın:
“Çığır açıcı bir çalışma olduğunu çünkü hesaplamalı akustik-konuşma-dil modelinin işleyişi ile beyin fonksiyonu arasındaki bağlantıyı gösterdiğini”
söyledi.
Ancak şunu da ekledi:
“Bu ilişkinin dil modelleri ve beynin dili işleme mekanizmalarında gerçekten benzerlikler olup olmadığını araştırmak için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.”
Çalışmaya dahil olmayan Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Bölümü doçenti dilbilimci Gašper Beguš ise,
“Beyni yapay sinir ağlarıyla karşılaştırmak önemli bir çalışma alanı”
“Yapay ve biyolojik nöronların iç işleyişini ve benzerliklerini anlayabilirsek, biyolojik beynimizde gerçekleştirmemizin imkansız olduğu deneyleri ve simülasyonları gerçekleştirebiliriz”
Dedi.
Eğer yapay zeka modelleri beyin aktivitesini doğru bir şekilde tahmin edebiliyorsa, bu durum insan bilişini anlama ve simüle etme konusunda büyük bir adım olabilir.
Geleceğe Bakış
Bu araştırma, yapay zeka modellerinin insan beyninin dil işleme mekanizmasına dair önemli ipuçları sunduğunu gösteriyor. Beynin dili nasıl işlediğini daha iyi anlamak, gelecekte daha gelişmiş yapay zeka destekli iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasına katkı sağlayabilir.
Özellikle konuşma yetisini kaybetmiş bireyler için geliştirilecek yapay zeka destekli cihazlar, bu tür araştırmalar sayesinde daha verimli hale gelebilir.
Gelecekteki çalışmalar, yapay zeka modelleri ile insan beyninin daha derin düzeyde nasıl etkileşime girdiğini anlamaya odaklanabilir. Eğer yapay zeka, insan beyninin dil işleme süreçlerini anlamada başarılı olursa; dil öğrenme, otomatik çeviri ve nöroteknoloji alanlarında büyük ilerlemeler kaydedilebilir. Bu çalışma, insan ve yapay zeka arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için önemli bir adım olarak görülüyor.
Derleyen: Ceren Bal